10 numaralar İki gündür Suriye'de yaşadıklarımızı anlatsak inanın roman olur. Saha dışı organizasyonlarda profesyonellik yoktu, izdihamın önüne geçemediler. Düşünsenize; futbolcuları bile stada sokmadılar. Fenerbahçeli oyunculara kapı açıldığında saat 19.37 idi. Maçın başlama saati ise 19.45, gerisini siz düşünün. (Futbolcular tam 1 saat 45 dakika duran otobüsün içinde, tam 2.5 saat de soyunma odasında sahadaki folklörün bitmesini bekleddiler. Tam bir eziyet.) Dostluğun baki kalması adına bir kaç emniyet görevlisinin yaptıklarını görmezden gelelim ve size maçtaki hoş bir anımızı aktaralım... İlk dakikalarda İttihat iyi oynuyor. Gözüme hemen 10 numaralı oyuncuları çarptı. Golünü de attı. Yanımda Serkan Acar var. "Abi" dedim, "Bu adam kaçmaz, dikkat et. Mutlaka almak lazım. Baksana bir o kalede, bir bu kalede. Bu nasıl ciğerdir. Yahu imkânsız, olmaz böyle şey. Bundan bir iş var ama ne" diyorum. Dikkatle baktım sahada 2 tane 10 numara var. Biri libero oynuyor, diğeri forvet. Birbirilerine de acaip benziyorlar. İkisi de durarak oynuyor ama biz ne bilelim. Bir o kalede bir bu kalede görünce "Tamam" dedik. Büyük bir futbolcu keşfettim diye böbürleniyorum. Ama kazın ayağı öyle değilmiş. Gülmeye başladık. O sıra muhabbet açıldı. Abilerimizden biri çok uzun yıllar önce ikiz kardeşlerden kötü olanını yanlışlıkla transfer ettiklerini anlattı. Eskiyle gırgıra başladık ama bugüne döndüğümüzde de yapılan transferlerin hiç de tam isabet olmadığı gerçeğiyle hüzünlenmekten kurtulamadık.