Uzlaşmayı bilmemek! Hangi deplasman dönüşüydü hatırlamıyorum, Beşiktaş'ın kaybettiği bir maç sonrası Murat Aksu ile uçakta derin bir sohbete daldık. İş Del Bosque ve Tigana'nın sözleşmelerinin neden bu kadar ağır şartlar içerdiği konusuna gelince Aksu, "Neredeyse yalvararak imza attırıyoruz, böyle olunca tüm şartlar da onların istediği gibi oluyor" demişti. Önceki gün Del Bosque'nin sözleşmesine ulaşınca Aksu'nun bu sözleri geldi aklıma. Gerçekten Sevr anlaşması gibi, tek kelimeyle teslimiyetçi bir sözleşme. Aralarda, iş olsun torba dolsun misali Beşiktaş'ın haklarını korur görünen maddeler yok değil ama karşı taraf ateş gibi tedbirler alınca, o maddeler eriyip gitmiş.
Bu sözleşmeleri yaparken kulüpler çok uğraşıyor bunu biliyorum. Yabancı teknik adam, hele iyi bir kariyer sahibi olan yabancı teknik adam kolay kolay gelmiyor Türkiye'ye. Bir anlamda sözleşmenin ağır olması buna bağlı. Bunu anlayışla karşılamak mümkün ama bir şartla. Böylesine ağır bir sözleşme imzaladığın kişiyi kovarken uzlaşacaksın. Üçün, beşin hesabını yapmayacaksın. Yaparsan ne mi olur, işte böyle olur. Elin CAS'ı alır o sözleşmeyi, İspanya'da Del Bosque'nin vereceği vergileri ve onların faizlerini de işin içine katarak 8.5 milyon euroluk faturayı keser. Sen de sonra İsviçre mahkemelerinde çare ararsın. Bu arada CAS'ı karşına alacaksın, bir başka zaman işin düştüğünde sana karşı tavırları bu olaydan dolayı çok farklı olacak, onlar da cabası. Beşiktaş, Del Bosque ile Tahkim Kurulu'ndaki uzlaşma toplantısında uzlaşmayarak tarihi bir hata yapmış bu kesin. Bu hatanın maddi faturası 8.5 milyon euro olsa bile manevi zararı, Beşiktaş'ın prestij kaybı çok daha büyük olacak gibi görünüyor. Bakalım bu işin altından nasıl kalkacaklar.