İtina ile atanlar! Bu sene Avrupa liglerinde fırtına gibi esen tek takım İnter. Neden mi? Söyleyeyim. Aslında yabancıları belli bir sayının üstünde oynatmayan burnu büyük İtalyanların tersine İnter'de sadece Arjantin'den 8 tane, toplamda da 20 yabancı oyuncu hem de bayağı aktif oynuyor. Bu adamların memleketleri ve oynama biçimleri de İnter'in nasıl bir futbol anlayışına ve hangi kalitedeki yabancılara yatırım yaptığını gösteriyor. Zavallı rakipleri Roma 14, Milan 15 İtalyan oyuncuyu kullanırken, İnter İtalyan pasaportlu olarak sadece Materazzi ve Grosso'yu kullanıyor ve ezip geçiyor. Milli takımları da bu tabloda yine de dünya şampiyonu olabiliyor. Yani kaliteli yabancıların varlığı ulusal takıma zarar falan da vermiyor. İnterliler doğru yabancıyı ve istediği sayıda kullanıp, başkanlarına tribünde keyifle puro içirtiyorlar. Ama ya bizde? Ellerine kaliteli yabancılar verilmeyen teknik adamları, hele bir de yanlış yapınca nasıl da ortadan biçiyoruz. "Hasan Şaş nasıl oynamaz bu Beşiktaş maçında" diyordu biri. Hasan'ın son zamanlarda yaptığı ortaların yüzde 80'inin ya rakibe ya da kalenin dışına gittiğini bilmeden... "İliç tam bu maçın adamı idi" diyordu öteki de. İliç'in bundan çok daha az riskli maçlarda bu takımın en çok top kaybedeni olduğunu, dikine oynama oranının düştüğünü, gol pozisyonuna girdiği anların çok azaldığını bilmeden "Song'u nasıl kesersin kardeşim böyle bir maçta" diye ekliyordu öteki. "Anal Fissür" denen şeyin, adamı en nazik yerinden nasıl tuvalete bile çıkamaz hale getirdiğini bilmeden, "İnamoto'dan bir maçta da vazgeçilir miymiş hiç" diye ekliyordu bir başkası, daha 3-5 gün önce ''Bu İnamoto da nereden çıktı?'' dediğini unutup...