Opera, bale Hafta sonu Stockholm'de İsveç Fenerbahçeliler Derneği'nin konuğuydum. 100. Yıla Merhaba balosuna katıldım. Fenerbahçelilere yakışan olgunlukta ve güzellikte muhteşem bir gece geçirdik. Emeği geçenlere teşekkür ederim. (Bu konuyu başka bir yazımda uzun uzun anlatacağım). Derneğin kurucusu Atilla Atik ile beraberdik. 1960 yılında yayın yönetmenliğini Necati ağabeyin (Bilgiç) yaptığı Türkiyespor gazetesinde çalışıyormuş. Yazılarını gösterdi. Okuduk. Biraz nostalji yaptık. O gazeteleri öyle güzel saklamış ki hayran kaldım. Okuduğum bir röportaj çok hoşuma gitti, sizlerle de paylaşmak istedim: Amatör milliler Ankara'da kamptalar. Antrenör Şeref Görkey. "Milliler boş zamanlarında ne yapıyor" sorusuna verdiği yanıt aynen şöyle: "Müzik dinliyor, kitap okuyorlar. Sinema, tiyatro, opera ve baleye gidiyoruz." Arkadaşlar sene 1960... Yani 47 yıl önce. Operaya baleye giden futbolculardan bahsediliyor. Ne kadar güzel değil mi? Güzel olmasına güzel ama şimdiki duruma baktığımızda ortaya hiç de güzel bir manzara çıkmıyor. Operaya baleye bırakın gitmeyi, adını bile anan futbolcu var mı acaba? Galiba bizler yıllar geçtikçe ileriye gittiğimiz zannediyoruz ama gerçek sahiden de öyle mi? Hiç zannetmiyorum...