Tiflis savaşı Özel değil sanki resmi maç gibiydi. 60 bin Gürcü hop oturdu hop kalktı. Hırçınlık doruğa çıktı. Bu gerginlikte bizim de rolümüz az değildi. Fatih, Servet, Tümer kavga çıkarmak için adeta bahane aradılar. Fatih hocanın kenardaki asabiyeti de buna eklenince sahadaki futbolcularımız gerilimi tırmandırmak için her şeyi yaptılar. Açık söylemek gerekirse kötü oynadık. Sahip olduğumuz kaliteye ulaşamadık. Hücumda zayıf kaldık. İlk yarıda Halil-Tuncay ikilisi Gürcü defansını zorlayamadı. İkinci yarıda onların yerini alan Fatih-Gökdeniz ikilisi rakip kaleyi daha fazla rahatsız etti. Özellikle Gökdeniz iki mutlak gol kaçırdı. Orta alanda 3 yıllık aradan sonra yeniden milli formayı sırtına geçiren Tugay, mükemmele yakın oynadı. Ancak diğerleri ona ayak uyduramadı. Aurelio ilk kez orta sahanın yükünü kaldıramadı. Sabri ve Arda kanatları iyi çalıştıramadılar. Tümer ile Tugay'ın oynadığı o kısa bölümde orta sahamız çöktü. Sonlara doğru Gürcüler, oyuna tamamen hakim olup golü de bulunca bizimkiler tamamen panikledi.
Görüntü iç açıcı değil Son dakikalar itişip kakışma ve sürekli kavgalarla geçti. Futbolcularımız yenilgiyi bir türlü kabul edemiyorlardı. Bu biraz da galip gelecek futbolu oynayamamanın verdiği asabiyetten kaynaklandı. İki zorlu viraja doğru son görüntümüz ne yazık ki iç açıcı değil. Savunmada Servet hem iyi hem de çok kötü şeyler yapıyor. Aydın galiba milli takıma yerleşecek. Hamit de fena sayılmaz. Mutlaka Fatih hoca önlem alacaktır. Bu oyunla Yunanistan ve Norveç maçlarını kazasız atlatmak mümkün değil. Ama şu bir gerçek ki bu takım kalitesini yakalarsa her şeyi başarır. Sonuç olarak Tiflis'te oynamadığımız bir maçı kaybettik. Skorda bir yanlışlık yok.