Bu nasıl maç Konya'da özel haber kovalayan ben bu maçı "özel emir"le yorumluyorum Seyircisiz maçın derinliğine dalıyorum Seyircisiz olmasının 4 yararını buldum Daha fazlasını da siz buluverin. Ancak sakız çiğneyip, gülen Alex'e özendim
Konya'dayım. Sabah ezanından beri son on yılların en kapsamlı operasyonunu takip edip, "yakalanan kim, daha kimler alınacak, işin içinden ne patlayacak, hangi meslektaş bana haber atlatacak?" diye koşup dururken telefonum çaldı. Başkası olsa açmam ama Zeki müdür arıyor. Fotomaç'a gönül torpilim var ya açtım hemen - Buyur müdürüm emret - Hazır mısın? - Pardon müdürüm neye? - Maçı yazmaya hazır mısın? - Müdürüm ben Konya'da operasyon kovalıyorum. El Kaide. - Kardeşim ben El Kaide filan anlamam. Tek kaide bilirim, Fener maçı olunca yazı yazman şart olur. - İyi de müdürüm, şimdi koca operasyonu bırakıp, kendime bir televizyon ekranı, ardından bir de internetli bilgisayar bulup maç mı yazayım. - İstersen duman işaretiyle gönder ama zamanında gönder yazını efendi. Vaktim yok, fazla uzatma lafıÇaaat (kapanan telefon sesi)
Gizli nedenler Emir demiri kesiyor ve şu fakiri pür taksir kardeşiniz Konya'da köhne bir otelin lobisine atıyor kendisini. Dünkü maçın seyircisiz oynanmasının "gizli" nedenlerini alt alta sıralayarak başlıyorum 1- Yönetmen Musa Çözen tribünlerden, çıtır kız, formalı tonton teyze, baba omzunda emzikli bebe göremesin, kameralara seçtiremesin. 2- Böylelikle ikisi de fevkalade değerli dostlarım olan federasyon üyeleri Levent Kızıl ve Affan Keçeci kardeşlerin mah cemalleri iki dakikanın başı ekrana gelsin, gül yüzleri görüksün. 3- Bu arada kardeşlik- barış mesajı olsun için bu iki değerli arkadaşım Aziz başkanın sağ ve sol cenahını doldursun. Tost olma politikasını dost olma vaziyetine çevrilsin, seyreden milyonlara; 'işte Fenerbahçe ve başkanıyla federasyonun gül cemalleri etlen tırnak durumdalar' mesajı geçilsin. 4- Bu fayda güvenliğe ve huzura yönelik. Son günlerde moda olan siyasi içerikli sloganlar, çıkan abes kavgalar, kovalamacalar olmasın, bu memlekette sessiz sedasız maç seyredilir mesajı yayılsın
Kaç oraya vur buraya Sayabildiğim faideli vaziyetlerin devamı da vardır ama onları bulmayı da size bırakıp maça dönüyorum. Şu hususu belirteyim ki, seyircisiz maç, ortada atmosfer filan bırakmıyor. Topçular birbirine "at onu, tut bunu, kaç oraya, vur buraya" derken feryatları gayet net ve kuvvetli olarak duyuluyor. Ancak akustik bilimi gereği bu sesler, Şengül Hamamı halvet bölümü kıvamında geliyor.
Kaledeki adam kimdi? Bu kadar felsefe yeter. Az daha bu uslubu sürdürecek olursam Can Bartu, Vedat Okyar derinliği ve kibarlığı hasıl olacak ama kopyacılığı hiiiç sevmem. Şaşkınlığımı bağışlarsanız size sormak istiyorum. Bizim kalede duran genç kimdi? 2. Dünya Savaşı filmlerinde Alman subayları tek kale maç yaparken rastlanır bu tiplere. Teğmen Hans velespit yaka fanilasıyla sahaya sarışın terler sıçratarak koşar durur hani. Ama yine de fena bir kaleci değil gibime geldi. Hem itiraf edeyim ben Volkan'ı yedek kulübesinde bile görsem korkuyorum. (niyesini bilen bilir)
Alex olmak vardı yav!.. Aslında maçla ilgili çok daha uzun, hoş, tatlı mı tatlı şeyler yazmak isterdim. Ama durumum müsait değil. Zico'nun Alex'e tanıdığı yan gel yat, jiklet çiğne balon patlat lüksünü gariban bir yazarına çok gören, ağır iş seyahatinin gecesinde bile yakasından düşmeyip, "ille yazacan aga" diyerek baskı terör estiren müdürler, şu kifayetsiz yazının yazarından daha çok mahcup olsun, bana ne.