Galatasaray seyircisiz oynamaya hiç alışık değildi. Rakip Ankaraspor ise doğuştan seyircisizdi. Ankarasporlu futbolcular belediye görevlilerinden birkaçını maçlarında görünce seviniyorlardı. G.Saraylıların ise Ali Sami Yen'de havaya girmeleri çok zor olacaktı. Bülent Korkmaz "ben elimden geleni yaptım sıra sizde" mesajını yollamıştı. Bu mesaja Aykut
Kocaman'ın ne cevap vereceği bekleniyordu. Gerçi ikisi de profesyoneldi. Bu işleri aşmışlardı ama dilin kemiği yoktu. Ve beklenen oldu; G.Saraylı futbolcular bir türlü maçın havasına giremediler. Hasan Şaş zengin bir ailenin çocuğu gibiydi, "Topu bana babam aldı kimseye pas vermem" diyordu. Yaptığı ortalar inanılmazdı. İnamoto bal yapmayan arı gibiydi. "Hürriyet diye topçu mu olur?" dediğim Hürriyet'ten İnamoto'yu gördükten sonra özür diliyorum. Arda olmuş hovarda, cömert bir para babası gibi her topu harcıyor. Ümit Karan ise karanlıkta kayboldu. Kendisini 90 dakika boyunca hiç göremedim.
Hakan uyandırdı İşte böylesine kötü oynayan G.Saray'ı o dakikaya kadar bataklığa saplanmış olan Hakan Şükür kendine getirdi. Ankarasporlu Batak bir an maçtan kopunca kaptan nefis bir golle hem kendisini hem de arkadaşlarını uyandırdı. Kaptan saatini geceden 19.45'e kurmuş. Saatini kurmayı unutan Gerets ise bir türlü uyanamadı. Ankaraspor'un oyuna ağırlığını koymasına önlem alamadığı gibi İnamoto'ya tahammül ederek, sabır sınırlarını aştı. Adeta bir sabır taşı gibiydi. Sonunda bir paçavra gibi kenara attığı Carrusca'ya sarıldı. Ankara'nın kalecisi Hakan da Gerets'e sarılarak onun imdadına yetişti. Sonuç olarak futbolun kuralı bu; iyi oynayana puan vermiyorlar. "Üç puan olsun bizim olsun" hesabı G.Saray; Gerets'e, Hasan Şaş'a, İnamoto'ya ve Arda'ya rağmen kazandı ve moral buldu.
MURAT ÖZARI