'Ne mi gördün?' diyeceksiniz. G.Saray'ın cilası gitmiş, boyası sıyrılmış. Bir garibanlık çökmüş. İçim burkularak onu gördüm.
Antalya'ya gittim, Galatasaray kampına... Herkesle konuştum. Adnan Sezgin'den, Gerets'e; Mustafa Turgun'dan futbolculara değin. Tek yönetici fedakâr ve cefakâr Fatih... Hep çalışan, Galatasaray'ı sayıklayarak, ekmek teknesini bile hiçe sayarak çabalayan ve de hiçbir zaman sırtı dahi sıvazlanmayan Fatih Gökşen... Boş ver be Fatih, senin sırtını 25 milyon
Galatasaraylı sıvazlıyor ya geride kalan 3-5 kişi vız gelir!.. 'Ne mi gördün' diyeceksiniz? Söyleyeyim: Galatasaray'ın cilası gitmiş, boyası sıyrılmış... Bir garibanlık çökmüş... Hani vardır ya, boş vaatlere, tutulmayan sözlere, çaresizlik ya da böğürde kalmış ellerle bakanların garibanlığı... Hah işte onu gördüm, içim burkularak... Adnan Polat imkânsızlıklardan söz ediyor ama yardımcısı müzmin sakat Yıldıray'a yıllık 2.5 milyon euro gibi bir para önerebiliyor. Böyle bir öneriye bizim halk dilinde; "Helal Adanalı Celal" diye yanıt verirler. Bir de Hamit katarsanız yanına... 2.5 hatta, 3 kağıt da ona verirseniz ööf ki ne öf! Hatırlar mısınız zamanında Emre Belözoğlu maçtan sonra kendisini eleştiren Hagi'ye, "Sen 3.5 milyon dolarlık oyna, ben de 350 bin dolarlık... Fazla kafa ütüleme!.." diye bağırmıştı. Bilir misiniz 2.4 milyon dolar karşılığı oynayan Jardel'e daha az paraya top koşturanlar pas atmamış, Lucescu'ya baskı yaparak Fener maçında oynatılmamasını sağlamış ve biz o maçı 2-1 kaybederek şampiyonluğu kaçırmıştık...
Kalamış cennete döndü İmkânsızlıklardan söz edenler şöyle bir kafalarını kaldırıp Celal Gürcan'a baksınlar. Kulübün cebinden beş kuruş çıkmadan Galatasaray Adası'nı çöplükten İstanbul'un en güzel mekanı haline getirdi. Bir büyük kuruluşla destek anlaşması yapıp Kalamış'ı cennete çevirmeye başladı. Şimdi de sevgili dostum Adnan Öztürk'ün katkılarıyla Maslak'ta Galatasaray'a müthiş bir tesis daha yapılıyor. Bunca "imkânsızlık" içinde! Süleyman Demirel yöneticinin hüneri "gayri mümkünü mümkün kılmaktır" derdi. Yoksa her fırsatta ellerini iki yana açıp, "Valla imkânımız yok" demek iş değildir. Son olarak da şunu ekleyeyim; Galatasaray ikinci yarıda, bir şeyler yapacaksa Gerets'le salt şampanya içerek değil, masa başına oturarak yapabilir. Kafası karışık bir adam ne İnamoto inadından vazgeçer ne de sahaya abuk subuk onbirler sürmek sevdasından. Futbolcu da sonunda yolcu olduğunu bildiği bir adamla eh işte, o kadar oynar!..
Servisi