Hamit masalı... Bir varmış, bir yokmuş... Asya ile Avrupa'yı birleştiren doğal güzellikleriyle ünlü cennet gibi bir ülke varmış... Bu ülkenin adı Türkiye imiş. Burada futbol çok sevilir, dolayısıyla çok konuşulur, çok da tartışılırmış. Bu sevimli ülkede birbirlerine üstünlük kurmaya çalışan iki önemli takım varmış. Bunlardan birisinin adı Galatasaray, diğerinin Fenerbahçe'ymiş. Bu iki kulüp yıllardan beri süren tatlı bir rekabet içindeymiş. En büyük özellikleri de her sene şampiyon olmak istemeleriymiş. Son yıllarda Fenerbahçe olanı, birçok problemini halletmişken, adı Galatasaray olanın maddi zorluklar içerisinde olduğunu bilmeyen kalmamış. Günlerden bir gün 'Almanya' diye bir ülkede top oynayan 'Hamit' isimli bir Türk çocuğunun iyi futbolcu olduğu kulaktan kulağa yayılmış. Futbola düşkün Türk halkı bu çocuğu çok sevmiş, hemen onu ulusal takımına almış. Onun Türkiye'ye gelmesini çok arzulamış. Bunu fırsat bilen, zaten doğru dürüst bir transfer yapamayan Galatasaray yönetimi de, taraftarına, kendine affettirmek için bunu fırsat bilip Hamit'e talip olmuş ve işe koyulmuş.
Gelmeyeceğini biliyorlar Telefonlar, gidip gelmeler, yüz yüze konuşmalara rağmen bir neticeye varılamamış, Hamit bir türlü ikna olmamış. Aslında onlar da Hamit'in Türkiye'ye gelmeyeceğini biliyorlarmış ama 'biz elimizden geleni yapıyoruz, o gelmiyor' mesajı verebilmek için görüşmelere devam etmişler. Böylelikle de taraftarın gönlünü aldıklarını sanmışlar. Ama bu işi çok iyi bildiğini sanan ilgililer; Fenerbahçe'nin parayı sorun etmediğini ve daha iş bitirici olduğunu unutmuşlar. Masal bu ya... Herkes 'Hamit'i Galatasaray alacak' sanırken Fenerbahçe, kendilerinden daha önce bu futbolcuya ulaşmış ve transfer teklifinde bulunmuş. Üstelik de yıllığı 2.5 milyon euro'dan 3 sezonluk peşin para vermiş, Hamit'ten de "Şimdilik düşünmüyorum ama Türkiye'ye gelirsem, tercihim Fenerbahçe olur" sözünü almış, konuyu da kapatmışlar. Birçok yıldız oyuncunun transferine imza attıkları için de ezeli rakiplerinin yöneticileri gibi gelmeyi düşünmeyen bir oyuncunun üzerinden reklam yapmaya, hava atmaya gerek duymamışlar. Diğer kulübün yöneticilerinin yaptığı boş girişimlere de bıyık altından gülmüşler. İşte böyle sevgili okuyucularım... Hamit gelmemiş, masal da burada bitmiş...