Ne büyüğü! Üç büyüklerden ikisi azıcık dişli iki Avrupa takımı karşısında süt dökmüş kedi gibi oynadıktan sonra birbirlerini bulduklarına çok sevindiler. Avrupalılarla oynamanın keyfi olmuyor. Çünkü, adamların bir ekolleri ve sistemleri var. Bize uymaz. Biz biraz, kördövüşü yapmalıyız, itişip kakışmalıyız, karşılıklı hırlaşmalıyız. Bunun adına da "Derbi" diyoruz. Bremen ve Feyenoord isimleri duyulduğunda kalplere korku salan büyük takım değiller ama bizim iki büyüğü sarhoş edip kolayca yenmeyi başardılar. Efes Cup'ın bence en önemli mesajı, Türk futbolunun kulüpler düzeyinde ne kadar gerilediğini belgelemesiydi. Kimse bana "Bu bir hazırlık turnuvası" demesin. Ne yazık ki manzara bu kadar açık. Dünkü maç tipik bir derbiydi. Derbi atmosferi gazozuna maç bile olsa oyuncuları motive etmeye yetiyor. Bu nedenle temposu yüksek, heyecan ve gerilim dozu gayet iyi bir maçtı. Futbol kalitesi yerine, mücadele hızı göz okşadı. Maçı terazileyecek olursak Galatasaray rakibine göre birazcık daha ağır bastı.
Tolga-Emre ikilisi Açıkça görüldü ki Hasan Kabze, bu formuyla Galatasaray forvetinde oynamayı daha çok hak ediyor. Ümit ile uyumlu bir görüntü çizdi. Sabri ve Arda'nın kanatlardan onlara katılmasıyla, sarı-kırmızılılar daha çok rakip ceza sahasına indiler. Gecenin sürprizi hiç kuşkusuz Tolga-Emre tandemiydi. Bu ikili büyük bir hata yapmadan maçı tamamlayarak bizleri şaşırttı. Unutulan Mehmet Güven, olgun futboluyla ikinci yarı için de "varım" dedi. Ama her ne yazarsak yazalım, acı gerçeği bir kez daha görüyoruz ki bizim büyüklüğümüz kendimize. Avrupa'da niye tek takım var anladık.