Hayat bilgisi Futbol bir masaldı, en çok çocuklara anlatılırdı. Çocukların ayıplanmayan çıplaklığı olurdu mahallenin ortasında. Yok ki giysinler! Suyunu çeşmeden alırdı herkes, huyunu büyüdüğü topraklardan. Mahalle kültürü dedikleri buydu. Bu kültür, sefalet manzaralı mahallelerden, ülke çapına yayılırdı. Futbol, aşkların mektebiydi, hayat bilgisi pekiyi. Şimdi katil çıraklığı, küfür kıyamet, çete arkadaşlığı, vs... vs... Dün, yoksulluğun semalarında bayrak gibi dalgalanan bir resmi vardı futbol sevgisinin. Bugün analara küfür edenlerin, ayağa düşmüş sevgisinin fotoğrafı var.
***
Futbola ayak oyunu derler aslında yürek oyunudur. Yöneticiler de yürekliydi, futbolun eski zamanlarında. Yağmurda yanındakine şemsiye açan bir zarafeti vardı adamlığın. Küçüklere içi lokumlu mendil uzatan. Şimdi futbolun en hastalıklı hücresidir yöneticilik. Yüzüne nefret giyinen, değerleri talan ettikçe hoşnut olan, karanlık adamların mesleği. Onlar maçın ortasında hakemin odasına taşınır. Sportmenliği, insanlığı ve çocuk sevgisini dağa kaldıran adamların yönetici olduğu bir ülkede, futbol adına insanlık beklemeyin. Onların arkasında duran tribünler ve gazeteler oldukça, ülkenin futbolundan da fazla bir şey beklemeyin zaten.
***
Futbolun kandilidir gazeteler, insanları aydınlatır. Bir zamanlar ayaklardaki hünere, el yazması sözler üretmekti gazetecilik. Gazeteciliğin rengi yoktu, forması hiç yoktu. Uyuyan çocuklar için, "Lütfen gürültü yapmayınız" levhası gibiydi. Şimdi bir yaygara, bir yalan manşetler, sormayın gitsin. Yalandan kim ölmüş! Hele gazeteleri yönlendiren taraftar baskısı varken. Hele birçok taraftar, tarihe yalancı şahit yazılmaya gönüllüyken...
***
O kadar çok şey konuşup da, hiçbir şey anlatmayan yerli teknik adamları da hesaba katın. Yabancı hoca kompleksini aşamayan ve menajerlerin uzantısı olan komisyoncu adamlardan kalanları toplayın. Nefretten ve kışkırtıcılıktan başka bir şey kalırsa eğer...
***
Futbolcuları da unutmayın. Forma rengi, gözlerinizi kör etmeden bakın gerçeklere. Bazı soysuzların itibar görmesinde payınız varsa, elinizin tersiyle itin lütfen. O zaman gerçek bir taraftar olmayı hak ediyorsunuz demektir. Yoksa başka takımlardaki çirkinliklerin, kendi takımında palazlanmasına izin vermenin, adamlıkla da ilgisi yoktur. Taraftarlıkla da...
***
Ligin devre arasında bile ara vermeyen gerçekler var. Ve çocuklarınızı böyle bir düzene emanet ederken, siz sağ onlar selamet! Ben diyorum ki.... Ligin devre arasındaki boşlukta herkes kendisini sorgulasın. Sizler vicdanınızın sesini dinlemezseniz. Futbolun şeytanları sizi hiç dinlemez. Ne çocuklarınızda ruh bırakırlar. Ne sizde akıl!