Yeni yıl dilekleri Bütün futbolseverlere şaibesiz, adaletli, hak ve hukuka uygun, şiddetten olabildiğince uzak, emeklerin çalınmadığı, devlet olanaklarının peşkeş çekilmediği, ilahi adaletin acımasızca tecelli edeceği bir yıl diliyorum. Sahte kahramanların boyasının aktığı, maskelerin düşürüldüğü, imitasyon kralların çıplaklığının ve çirkinliğinin tescillendiği bir yıl diliyorum. Yazımıza böyle bir giriş yaptık. Zaten normal koşullarda hiçbir gerçek futbolseverin bunlara itirazı yoktur. Hatta olması gereken budur. Ama burası Türkiye, alınanlar çıkarsa da yadırgatıcı olmaz. Son günlerde TFF ekseninde yaşananlara ilişkin bizim de birkaç sözümüz var. Hani Mustafa Kemal Atatürk'ün meşhur sözüdür: "Geldikleri gibi giderler." Kılıçla gelen kılıçla gider, siyasetle gelen de siyasetle. Sayın Haluk Ulusoy yakında herkese 'hızlandırılmış demokrasi kursu' vermeye başlar veya hukuk ve adalet konularında kürsü sahibi olmaya girişirse hiç şaşırmamak gerek.
Ulusoy'dan niye vazgeçti Ya Kulüpler Birliği toplantısında ve sonrasında gelen birbirini suçlayıcı açıklamalara ne demeli? Her şeyden önce şu soru sorulmalı: "4 büyük kulübe karşı hak savunmak amacıyla kurulan vakfın başında şu anda kim var ve neden koltuğunu bırakmamakta ısrarcı?" F.Bahçe'nin bu toplantıları boykot etmekte ne kadar haklı olduğu da böylece en yetkili ağızlardan da tescillendi. Bunun böyle olduğu zaten biliniyordu ama propagandayla üstü örtülüyor, hatta tam tersi gösteriliyordu. Peki bu birliğin başkanı, Ulusoy'dan nasıl bu kadar kolay vazgeçebildi? Hak ve adalet kavramlarına bakışı mı değişti? Yoksa Seyrantepe ve Riva ile ilgili söz mü aldı? Dünyanın herhangi bir yerinde, köhne evindeki kiracısını çıkartmak için ona lüks bir konut hediye eden ev sahibi modeli var mı? Efendim?