Öldürmeyin Biz bir ortağız... Kayıtsız kalsa da yaşam, farklı baksak da hayata ve entrikalar hep bize düşse de; aynı kutunun içine girip, aynı varlık için heyecanlanmaktayız. Bir kamyon dolusu kızsak da bebelerimize, ağzımızı açamayız Beşiktaş'a. Ve kimseyle paylaşamayız Beşiktaş'ı... Bunların hepsine ortağız... Lakin, bir muhasebe dayatmaları yaşanır, bazı köşeler öyle müşkülpesent bir hal alır, bir "istemezük" halayları çekilir ki; hem alimallah hem illallah! Yönetimlerin her işine karışmaktan tutun da, taraftarın nasıl bağıracağına kadar dil dolaştırırlar etraflarına. Ama ortağız dedik ya, eyvallah! 2000 yılından sonra kırılan kabukların parçaları o kadar çeşitli bölgelere gitmiş, o kadar ceplere girmiş ki; puzzle'ın yarısından çoğu boş. Para yanlış harcandığında, bunlar işi bilmiyor triplerine girmezler mi?! Halbuki, hatalı yönlendirmeyi ve zarar ettirmeyi onlar yaparlar. Hepimizin bildiği bir olayı örnekleyelim. Mevcut yönetim gelmeden ne dedi; gelirsem Mattehaus gelecek. Mevcut yönetim iktidara geldi, Mattehaus nerede? Mattehaus istenmiyor... Kim istemiyor? Basının bir bölümü, sanal ortam yazışmaları, çok bilenler, hiç bilmeyenler, yönlendirilenler bir sürü insan... Yönetim "aman" dedi, gelir gelmez bir tatsızlık çıkmasın. Del Bosque uyar mı; herkes şapkasını çıkardı. (Fonda alkış sesi) Sonra Del Bosque, uyum sorununu ve Türkiye'ye alışmayı geciktirdi. Bir evvelki hamlede şapka çıkaranlar, alkış tutanlar ve yine o bir sürü insan; "Bu harcadığımız Beşiktaş'ın parası, savurup duruyorsunuz, bu adamı kim getirdi" diye fatura kestiler. Ve Del Bosque gönderilsin diye, yani tazminat parası ödensin diye, yani Beşiktaş zarar etsin diye yırtınıp durdular. Bir ortak, öbür ortağına "zarar edelim" diye baskı yapar mı? Yapıyor işte... Arkadaşlar; iyi günde ortağız da, işler sarpa sarınca öküzü öldürmeyin!