Pişmiş aşa su katmak Son günlerde Vestel, Bursa ve Kayserispor'un Carrusca'ya talip olduğunu duymaktayım. Bu takımların Carrusca'yı istemelerini hayretle karşılıyorum. Benim bildiğim transfer, takımın eksik olan yerini güçlendirmek, katkı sağlamak, planlanan hedefe gitmek için yapılır. Eğer seçimler doğruysa başarı kaçınılmazdır. Yanlış tercih yapılmış ise başarı olmayacağı gibi sadece kamuoyunu oyalamak ve göz boyamaktan öteye gidilemez. Carrusca'yı hangi nedenle ve hangi maçtaki performansına bakarak almak istiyorlar; anlamıyorum!.. Adam sol dış orta saha oynuyor, tabii buna 'oynamak' denirse. 4-5 maç forma giydi, ne gol attı, ne attırdı. Ne de Galatasaray'ın maç kazanmasında önemli bir katkısı oldu.
Avrupalı pişirmiyor, yiyor! Gerets, Erdal Keser, Stumpf bu işi hiç bilmiyor, kafası çalışmıyor! Topu görseler iki ayağınla vurmaya kalkarlar! Sanki bu işten hiç anlamıyorlar. Bir tek bu işin uzmanı Ersun Yanal... Tavan yaptırdığı Arda gol krallığında başta! Attığı ve attırdığı gollerle takımı liderliğe, ikincinin de 7 puan önüne taşıdı. Ardan varsa korkma! Başlı başına bir takım! Diğerleri zaten hiçbir işe yaramıyor! Hele de Mondragon gibi kötü bir kaleci varken! Yatıp kalkıp Yanal'ın pirişip gönderdiği Arda'ya teşekkür etmeli! Süper kumaşı olan Carrusca'yı alsın pişirsin göndersin. Seneye pişmiş Carrusca ve Arda ile Galatasaray'ı kimse tutamaz. Avrupalı takımların hiç oyuncu alıp pişirmek gibi bir uğraşları yok. Büyük takımın pişecek futbolcularla işi olmayacağı gibi, pişireceğini sananlar da oturdukları yerde prim yapıyorlar. Kimsenin kimseyi pişirdiği falan yok. İyi ve kötü futbolcu var. Emre Belözoğlu 16-17 yaşında Galatasaray'da oynuyordu. Ne pişti, ne de pişiren oldu!.. Çocuğun yeteneğini de bazıları Hagi'yle beraber oynamasına da bağlıyorlar; ona da sinir oluyorum!.. Sanki Hagi olmasa Emre olmayacaktı!..