Tuşla yenilgi Beşiktaş, başkentte kelimenin tam anlamıyla tuşla yenilip, kupayı da zora soktu. "Bu nasıl oldu" derseniz, şunu derim: "Savunma daha maç bitmeden bayram tatiline çıktığı için." Baki'nin ve Koray'ın halini görmeliydiniz. Koray'a adam kaçırmak, bu kadar top kaptırmak hiç yakışmadı. Baki ise kendisini Maradona zannediyor olmali ki savunmayı terk edip, çalım sevdasına düşerek, rakip kaleye doğru taarruza kalktı. Elbette komik durumlara düştü. Gençlerbirliği, bu kadar berbat bir rakip defans bulunca işi tam 8 dakikada bitiriverdi. Hem de Beşiktaşlı savunma oyuncularının tiyatro seyreder gibi birbirlerine bakıştıkları anlarda. Sadece savunma mı? Herkes perişanları oynadı. Ricardinho gibi bir dünya yıldızı bile döküldü. Kullandığı bir korneri rakip kalenin önüne değil, inanın kale arkasındaki tribünlere gönderdi. Bu sene Beşiktaş'ın çok kötü maçlarını izlemiştik. 2006'ya veda maçı ise kötüden de öteye feci bir doksan dakika oldu. Nobre, sahada vardı ama yoktu. Öve öve bitiremediğimiz Serdar Kurtuluş'u 90 dakika kimse fark etmedi. Çünkü sahada oynamadı, maç seyretti. Ötekiler için de aynı şeyleri düşünebilirsiniz. Gençlerbirliği'nin hakkını yemeyelim. Farklı galibiyeti fazlasıyla hak ettiler. Bir Mehmet Çakırları var, lütfen bu ismi bir kenara yazın. 22 yaşındaki bu genç delikanlı hem gol atıyor, hem gol attırıyor, hem oynuyor, hem oynatıyor. Yakında Fatih Terim'in gözdeleri arasına girer.
Bir puan yetmeyebilir Gençlerbirliği sadece Beşiktaş'a değil Tigana'ya da futbol ve taktik dersi verdi. Biraz şanslı olabilseler fark, yarım düzineye kadar gidebilirdi. Bu sonuçla grupta işler karıştı. Beşiktaş'ın son maçta Ankaragücü'nü yenmekten başka çaresi kalmadı. Çünkü bir puan bile yetmeyebilir. Uzun lafın kısası Avrupa'da gruptan çıkamayan Beşiktaş, Türkiye Kupası'nda da aynı akıbete uğrarsa hiç şaşırmayın. Kupa şampiyonuna hiç kimse ekstradan averaj vermiyor. Çünkü bu gidişle Beşiktaş'ın kaderi büyük olasılıkla averaja kalacak.