Ver kuşkuyu baronlara! Federasyon'un yaptığı az bile; Aziz Yıldırım'ı ömür boyu yasaklamalı, F.Bahçe Kulübü'ne de sonsuza dek kilit vurmalı. Var mı öyle? Hem biat etmeyeceksin, hem de sisteme meydan okuyacaksın? Siz kim oluyorsunuz da 35 bin kombine satıyor, Fenerium diye bir marka yaratıyor, devlete avuç açmadan, kriz döneminde 100 milyon dolarlık bir 'gecekondu' yapıyorsunuz? Üstelik bütün bunlar yetmemiş gibi, bir de bu gecekonduya UEFA Finali aldırıp, Türkiye'yi rezil ediyorsunuz? Var mı öyle; ülke kriz üstüne kriz yaşarken, ortada sportif başarı bile yokken, 'kaymakçı'lara yüz vermeden, 'kaynak' yaratıp kendini küllerinden diriltmek.
Karalayın bakalım Yetmez, az gelir. Bence bütün gönüllü ve sicili bozuk olası 'iftiracı' çıyanlar, 'itirafçı' makyajıyla namluya sürülüp, tetikçilere 'ekrana teslim' yapılmalı. Eksilirken çoğalmak var mı? Kaybederken kazanmak da nasıl bir şey? Futbolun baronlarından icazet aldınız mı hedeflerinizi koyarken? Oh olsun o halde! Mafyanın kucağında palazlananlar 'kahraman', 'kahramanlar' ise 'mafya' ilan edilmeli. Kavramlar iyice bulandırılıp, iğfal edilmeli, içi boşaltılmalı. Çünkü asıl korkulan ve korkutan şey, Fenerbahçe'nin kazanması değil, haklı olması. Çünkü biliyorlar ki; Fenerbahçe asıl büyük farkı, haklı olduğu anlaşılınca atacak. O nedenle karala karalayabildiğin kadar. Çamurunuz, ziftiniz bitene kadar devam.
Haklı olmak önemli Çünkü Fenerbahçe de taraftarı da kazanmaktan yana değil, haklı olmaktan yana tercihini yapmıştır. Kazanmanın, haklı olmak yanında 'cüce' hatta soytarı bir kavram bile olmadığını iyi bilir. Acı ve üzüntü, utancın yanında kutsal hatta ötesi bir durumdur. İşte propagandist gibi çalışan sipariş kalemşörleriniz bile bunu hesaplayabilmekten aciz. Zygmunt Bauman'ın dediği gibi; "Sapkın olan her şey normalleşirse, normal olan her şey sapkın gibi görünür." O halde; Ver kuşkuyu baronlara!