Hoş geldin Nobre Beşiktaş 2006'nın İnönü'ye veda maçını ilk kez gerilimden uzak, tam bir keyif atmosferinde oynadı. Akşam çayı gibi bir şeydi. Elbette çayı her zaman olduğu gibi büyük usta Ricardinho demledi. Top onun ayağına gelince başka bir nesne oluyor. Adeta şiirleşiyor. Onun top kaybetmesi mümkün değil. Bütün mesele verdiği topların her hangi bir Beşiktaşlı tarafından kırılıp, dökülüp, parçalanmaması. Bunu yapanlar var! Radikal değişiklikleri pek sevmeyen Tigana'ya da ayrı bir 'bravo' çekmek gerek. Sistemde ve kadroda çok cesur yenilikler yaptı. Örneğin tek forvet yerine ilk defa çift forvet oynattı. Böyle olunca Nobre daha önce bulamadığı kadar rekor sayıda topla buluştu. Hatta bununla da kalmadı İnönü'de ilk resmi golünü attı. Oldukça da iyiydi.
Gecikmeli doğru Tigana gecikmeli bir reform daha yaptı. Çok eleştirdiğimiz Kleberson'u bu kez oynatmayıp yanında oturttu. Onun yerinde Ricardinho'yu oynattı. Bana göre gecikmeli bir doğruya imza attı. Kendisinden top kapma gibi bir ekstra fayda beklenmeyen Rico Paşa inanın Kleberson'a bu konuda fark attı. Rakipten çaldığı topların haddi hesabı yoktu. Serdar'a maşallah diyelim. Haftalardır yerden yere vurduğumuz bu genç çocuk sonunda adam gibi bir orta saha oyuncusu oldu gitti. Dedik ya bir keyif gecesiydi. Leverkusen'den iki sabıka dosyası getiren Baki bile estetik ileri çıkışlarıyla seyirciden sempati toplamayı başardı. Beşiktaş bu kupa gecesinde İnönü'de en çok kanat bindirmesi yaptığı ve bol pozisyon bulduğu ender maçlarından birisini oynadı. İlk İnönü golünü atan Nobre fazlasını da getirebilirdi. Hakem Vedat Yüksel kesme, biçme, doğrama eylemlerine pek tepkili olamadı. Bu yüzden en büyük haksızlığı Nobre çekti. Galiba Vedat beyin marangozluk tarafı da var! Sonuç olarak kötü sayılabilecek bir yıl İnönü'de seyircinin son düdüğü duymak istemediği kadar iyi bitti. Demek ki top oynayınca keyifli geceler yaşatılabiliyormuş!