Adalet gecikti F.Bahçe, UEFA Kupası'nda ecel terleri döke döke istediğini elde etti. Maçın daha başında Takahara'nın golü gelmese F.Bahçe için her şey kolay olacaktı. Lugano, Önder ve Volkan'ın hep birlikte yaptığı hatalar yüzünden Frankfurt hiç de ummadığı bir şekilde öne geçti. Bu şok gole rağmen F.Bahçe'de moral motivasyon kaybı yaşanmadı. Rakip kaleyi ablukaya alan Fenerbahçe gol için her yolu denedi ama başarılı olamadı. Elbette bu başarısızlığın sebepleri vardı. Mesela sağda Appiah'ın ayakta durmakta zorlanması, sürekli top kaybetmesi, Önder'in çok rahat pozisyonlarda bile ceza alanına adrese teslim bir orta yapamaması bu başarısızlığın nedenlerinden ikisiydi. Diğer nedenler olarak solda Uğur ile Tuncay'ın topla fazla oynaması ve bunun sonucunda atağı öldürmeleri, ortada Kezman'ın sakatlığından kaynaklanan ürkekliği, Aurelio'nun titrek futbolu sayılabilir.
Defansta hep aynı hata Ancak yine de haksızlık etmemek lazım; F.Bahçe'deki hırs yukarıda saydığımız olumsuzlukların üzerindeydi. Örneğin ilk yarıda Tuncay'ın müthiş şutu direkte patlamasa, Alex'in rakibi neye uğradığını şaşırtan bacak arasından sonraki şutu az farkla çıkmasa, Aurelio ve Lugano hava toplarında herkesten fazla yükseldikten sonra isabetli vursalar sarı-lacivertliler daha ilk yarıda farklı şekilde öne geçebilirlerdi. F.Bahçe, 2. yarıda da hep rakip yarı alandaydı. Ne var ki beraberlik golü beklenirken, birinci goldeki hataların aynısı yapıldı. Önce rakibin rahat bir şekilde orta yapması seyredildi, ardından ceza alanında yine yerleşim hatası yapıldı ve Takahara ikinci golü attı. Dedik ya, F.Bahçe'nin hırsı her şeyin üstündeydi. Nitekim 2-0 geriye düşmek bile Kanarya'nın hızını kesmedi. Bu baskının sonucunda goller gelmeliydi ve geldi de. Önce Tuncay, sonra da Semih iki güzel golle futbolun adaletini gecikmeli de olsa yerine getirdi.