Sertlik, tatsızlık ve çirkinlik Teknik kapasitesi yüksek futbolcuların bile sertliği tercih ettiği bir maçta F.Bahçe'nin 37. dakikada attığı şık bir golden başka hafızada kalan hiç bir pozisyon iki takım adına da ilk devrede yok gibiydi. Açık futbol oynayan A.Gücülüler Alex ve Kezman'a karşı da defansif tedbirlerini almışlardı. Uğur ve Appiah'ın sağlı-sollu bindirmeleriyle rakibini rahat oynatmayan Fenerbahçe, Ankara takımının oyun kurucusu Ceyhun'u da kendi tehlike bölgesinin dışında 90 dakika tutmasını da bildi. İkinci yarıda Alex'in kalecinin darbesi karşısında düşürülmesi bizce penaltıyla cezalandırılmalıydı. Fakat ne yazık ki anlaşılır gibi değil, maçın hakemi Alex'i sarı kartla ikaz etti. Kezman'ın bu pozisyonun hemen sonrası Alex'in boş kaleye al da at dediği topu değerlendirememiş olması da şaşırtıcıydı. İlk yardan da bir sarı kartı bulunan Kezman luzumsuz bir faulle 58. dakikada takımını 10 kişi bıraktı.
Deivid ile tempo arttı Bu avantajı iyi değerlendiren Ankaragücü de daha olumlu ataklarla pozisyon zenginliği kazandı. Tuncay'ın süratli, kontratak çıkışları, Appiah'ın da desteğiyle rakip kalede zaman zaman tehlikeler yarattı. Alex'in de kırmızı kart görmemesi için Zico oyuna onun yerine Deivid'i alınca maçta biraz daha tempo yükselmiş oldu. Tabii ki A.Gücü'nün beraberliği elde etmek için istekli oyunu da tempoyu yükselten en önemli bir etkendi. F.Bahçe'nin defans göbeğinde uzun süredir görev alamayan genç Can'ın başarılı futbolu Milli Takım adına da önemli bir kazanımdı. 90 dakika içinde top birçok kez ağlarla buluşmasına rağmen skorun 1-0'la sonuçlanmış olması enteresandı. Saha içindeki sertliğin maç sonunda şeref tribününe kadar sıçramış olması Türk futbolunun son zamanlarda içinde bulunduğu gerginliklerin kaba kuvvete dönüşmesinin çirkin bir örneğiydi.