Kezman ders verdi F.Bahçe, sürprize izin vermedi ve G.Saray'ı Kadıköy'de yine mağlup etmeyi bildi. Aslında maça daha iyi başlayan taraf G.Saray'dı. Sarı-kırmızılı ekip derbiye iyi motive olmuştu ve maçın ilk bölümlerinde gole daha çok yaklaşan taraftı. Özellikle Arda ile başlayan ataklar etkili oluyordu. F.Bahçe için tehlike çanlarının çaldığı bu dakikalarda sahneye Kezman çıktı. Futboluna hiçbir şey diyemeyeceğimiz Kezman'ın aklına ve çelik gibi sinirlerine de laf söylenmeyeceği ortaya çıktı. Kezman bu özellikleriyle F.Bahçe'ye galibiyeti getiren isim oldu. Orta alanda Ayhan'dan topu kapıp hemen Appiah'a vermesi, o esnada sağdan boşa kaçması daha sonra, topu tekrar zarifçe önüne alması, ardından kafasını kaldırıp kaleye bakması ve sert bir vuruşla golü atması takdire değerdi. Gelelim "çelik gibi sinirler" konusuna... F.Bahçe-G.Saray derbilerinde defalarca forma giymiş olan Ayhan, Hasan Şaş, Ümit Karan, Tomas gibi tecrübeli isimler maçın ağırlığına dayanamayıp sinirden tir tir titreyerek hakem dahil, önüne gelen çatarken, Kezman, kendisine sürekli faul yapan, devamlı bir şeyler söyleyen Emre Aşık ile Ayhan'a karşı soğukkanlılığını korudu. Bu iki futbolcuyla yakın temasa geçip de sinirlerine hakim olmak gerçekten olağanüstü bir başarı. Kezman profesyonellik örneği gösterirken peki ya Tuncay'a ne demeli! Bu ne laubalilik, bu ne gamsızlık! İki önemli pozisyonda lakayıt vuruşlarla takımını golden etti. Aylarca kulübede oturmasına rağmen pas tutmayan Volkan da Kezman kadar galibiyette rol oynadı. Çok kritik kurtarışlar yaptı. Alex yine bildiğimiz Alex'ti. Yani koşmayan ama işbitiren adamdı. Attığı golde yüzünü kale direğine çarpma riskini göze alması, onun "bu maça özgü" hırsını gösteriyordu. İlk yarıda sahanın hakimi olan F.Bahçe'nin, koskoca ikinci yarıda skoru korumaya çalışıp mahkum oynaması ve meydanı tamamen G.Saray'a bırakması şaşırtıcıydı. Bu geriye çekilme, 2-0'dan sonra "Yine tarihi fark olacak" diyenleri fena yanılttı.