Free hugs* UEFA kuraları çekildiği gün rakiplerin isimleri tek tek okunduğunda camia olarak bütün Fenerbahçeliler tedirgindiler. İngiliz Newcastle'a son on dakikada yenilen talihsiz bir golle kaybedilse de takımın iyi oyunundan hepimiz umutlanmıştık. Sonra İtalyan Palermo'yu Saracoğlu'nda mükemmel bir futbolla 3-0 yenince de haklı olarak gururlanmıştık. Deplasmanda İspanyol, Celta Vigo ile oynamak için giderken fırtınalar kopan bir haftada Fenerbahçeli futbolcuların bütün bu olaylardan etkilenmemesi cidden çok zordu. İnsanlar inansa da inanmasa da şike ve teşvik suçlamaları nedeniyle bütün camia bir kere huzursuz olmuştu. Demeçler, davalar bu çirkinliği ve lekeyi bir iki günde çözüp tabi ki sonuçlandıramazdı. Yasal yollardan aranılacak hukuki haklılıklar kadar takımın sahada alacağı onurlu başarılara da acil ihtiyaç vardı.
Futbol dersi yetmedi Viga'da tribünleri dolduran iki bin civarı taraftar teknik heyet ve futbolcular bu bilinçle 25 milyonluk camiayla kucaklaşma ve kenetlenme için adeta tek vücut olmuşlardı. Maçın ilk 10 dakikasında Volkan iki gole engel olmuş, 11. dakikaya geldiğinde de beklediğimiz kucaklaşma gerçekleşecekken Alex penaltıyı atamamıştı. Sevincimiz kursağımızda kalmış ama umudumuzu kaybetmemiştik. Devre biterken Aurelio bunu yeşerten bir hareket gösterip rakibe ecel terleri döktürmüştü. İkinci 45'te İspanyol rakibine gerçekten futbol dersi veren Fenerbahçe direkten dönen topları ve kaçan gol pozisyonları gole çevirebirse tarihi farkı yakalayabilecekti. Fakat 77. dakikada ilk devrede de yaptığımız benzer bir baraj hatasından talihsiz bir gol yedik. Bunu hiç de hak etmemiştik. Yazık oldu emeklere. Fenerbahçe bu maçı kaybetti ama asıl kaybedilmemesi gereken F.Bahçe'nin 100 yıllık itibarıdır. İşte şimdi tam zamanı, haydi hep beraber kucaklaşalım. * Kucaklaşalım