Kalite farkı Maçın ilk dakikasında Gökdeniz, Volkan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topa iyi vurabilse kazanan değişir miydi sorusu boşunadır. Gökdeniz eski Gökdeniz olsa ve topu filelere yapıştırsaydı bile büyük ihtimalle yine F.Bahçe kazanırdı. Çünkü iki takım arasındaki kalite farkı büyüktü. F.Bahçe'nin yıldızları, oturmaya başlayan sistemi ve kendine güveni vardı. Yedi as oyuncusundan yoksun olan Trabzon ise hırsından başka bir şeyi yoktu. Alex'in yokluğuna ve onun görevini üstlenen Deivid'in bekleneni verememesine rağmen F.Bahçe, rakibine göre çok üstündü. Yani bu sonuç hiç şaşırtıcı değil.
Psikolojik üstünlük F.Bahçe ile Trabzon arasındaki farklardan biri de psikolojikti. Kulübede Ziya Doğan'ın yüzündeki endişe açıkça görülüyordu. Aynı ruh hali Trabzonsporlu futbolcular için de geçerliydi. Bu stresle maç kazanmak herhalde imkansızdır. Buna karşın F.Bahçe çok rahattı. Zico takımından emin maçı izlerken, futbolcuların da kendilerine güveni dikkat çekiyordu. Bu özgüven sadece kaleci Volkan da yoktu. Anlaşılmaz şekilde tedirgindi ve belki de bu yüzden hatalı bir gol yedi. Lugano-Edu ikilisine, yine özel paragraf açmak şart. Trabzon'un can havliyle yüklendiği anlarda bile pozisyon vermediler. Bu ikilinin yanı sıra sağda Yozgatlı'nın Anelka'yı hatırlatan driplingleri, solda Uğur Boral'ın Ümit'i aratmayan bindirmeleri, Kezman'ın tek başına rakip savunmayla boğuşması, Tuncay'ın her yere koşması, Deniz'in akılcı futbolu, Appiah'ın her yerde ortaya çıkabilme yeteneği, Aurelio'nun mütevazı ve gizli kahraman özelliği F.Bahçe'ye galibiyeti getiren faktörlerdi.