Muhteşem dönüş! Galatasaray hedefe giden yolda bir maç daha kazandı. Ne güzel! Eve dönüş muhteşem oldu. Herhalde herkes çok mutludur. Öyle ya, Trabzon ve Beşiktaş'ı yenme başarısını gösteren Sivas'ı devirmek her babayiğidin harcı değildi. Beklentisi küçük olanlar için elbette güzel bir sonuç. Bu sene de belki şampiyon olunur, belki de ikinci. Tekrar Şampiyonlar Ligi'ne katılsak ama bir üst tura çıkamasak, rakiplerine 4 maçta hiç gol atamamış bir takımdan 3 gol yesek bile dert değil! Nasıl olsa Türkiye Ligi'nde şampiyon oluyoruz. Her zaman söylüyorum, Galatasaray'ın kadrosu Türkiye ligi için yeterli. Yaşlanma olmasa, şu anda oynayan oyuncular 100 sene Galatasaray'da oynasalar 100 sene Galatasaray ligi ya birinci ya ikinci bitirir. Her takıma karşı içeride ve dışarıda (birkaç maç dışında) 10 net gol pozisyonuna girer. Çok zor olarak da birkaç mağlubiyet alır. Ama bu kadroyla Avrupa'da ancak 100 senede bir kere UEFA şampiyonu olabilir.
Carrusca da girdi mi tamam Ne yazıktır ki, mütevazı Galatasaray taraftarı da küçük şeylerle mutlu oluyor. Sıradan bir takım olan Bordeaux'ya karşı sahada herhangi bir olumlu hareketi olmayan İliç, Sivas'a karşı kötü vurduğu bir topu gol yapıyor ve herkes ondan çok memnun! Tekrar söylüyorum, maalesef onun Galatasaray'ın seviyesinde bir futbolcu olmadığını hâlâ fark eden yok. Hatta Bordeuax'ya gol attı diye vasat bir futbolcu bile olmayan İnamoto için bile düşünceler olumlu şekilde değişti. Ona da herkes sıcak bakmaya başladı. Yakında Carrusca'yı da takımda görürsem hiç şaşırmam. Çünkü Türkiye Ligi'nde alınan şampiyonluk herkesi yeteri derecede mutlu ediyor. Avrupa ile kimsenin işi yok. Benim için de tam aksi. Aklım fikrim Galatasaray'ın, UEFA'da bile değil Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkıp yukarılara doğru tırmanmasında. Ama madalyonun bir başka yönünde de kazanan hep haklıdır yazıyor.