Ne demiştik? Fenerbahçe Dinamo Kiev'e elendiği zaman, "Yönetim UEFA Kupası'na kalmak için galiba taktik uyguluyor. Galatasaray kendi grubundan 3. olarak çıkamaz ve 'Anasının Ligi'ne döner. Dinamo Kiev'in de aynı akıbete uğraması ihtimali çok fazla" diye yazmıştım. Nitekim tahminlerimde yanılmadım. Newcastle maçı F.Bahçe'nin UEFA'ya kalmak için neler yapabileceğinin müjdesini vermişti. Palermo karşılaşmasındaki şahane futbol, bunun hayal olmadığını ortaya koydu. F.Bahçe kalan 2 maçta 2 beraberlik veya sadece 1 galibiyet alsa bile grupta ilk 3'e girerek, bir üst tura çıkacaktır. Ama çok güçlü rakipler olması nedeniyle bu yıl finale kalması dahi büyük başarı olur. Bu nedenle ligi zirvede tamamlayıp, Devler Ligi'ni garantilemek 100. yıl için akıllı bir tutum olacaktır. Fenerbahçe'nin futbol oynamak isteyen ve 10 kişi ile defans yapmayan rakipler karşısında başarılı oyunlar çıkaracağını defalarca yazdım. Duvar ören takımlarla oynarken de çok adamla atak yapmak ve uzaktan isabetli şutlar atmak gerekiyor. Zico, antrenmanlarda bunun üzerinde durursa işi çok kolaylaşır.
Bal gibi goldü Beşiktaş, çok adamla defans yaparak ve sertlikle Fenerbahçe'yi durdurmaya çalışmasa Kadıköy'den çıkamazdı. Aslında çıkamamıştı da. Eğer yardımcı hakem Deivid'in nizami golünü ofsayt diye iptal etmese yenilgiden kurtulmak için risk alacak Beşiktaş da Palermo'nun akıbetine uğrardı. Siyah-beyazlı medya, yönetimin bu maç için Vedat Yüksel'i istediğini ispat etmek istercesine haftaboyu hakeme övgüler yağdırdı. Gözlüğe ihtiyacı olan Toroğlu hariç, o pazisyona ofsayt diyen çıkmadı. O fotoğrafı gösterip, Deivid'in hakemin görüşünü kapadığını iddia edenlere tek sözüm, "Eğer yardımcı hakem Koray'ın arka tarafında olsaydı bu pozisyona ofsayt bayrağı kaldırır mıydı" olacak. Zira; fotoğrafta Deivid'in burnunun ucu bile görünmüyor.