Yürek savaşçıları Denizlerdeki inciyi bulmak, boğulmayı göze alanların hakkıdır. Sarı-lacivertli "yürek savaşçıları", dün gece verdikleri mücadeleyle, hakkı olanı aldılar. "Teslim ol" çağrısına uymayan askerlerin direnişini, maçın her anında kırarken, futbol dersi verdiler... Mücadelenin onuru için ayağa kalkanları ayakta alkışlamak hepimizin görevidir. Efsane tacirliği yapanların görmesi gereken bir şey var ki... Daha bitmedi efsane çağı...
* Dün gece sarının ayrı bir havası, laciverdin sarıya yakışan özel bir şıklığı vardı. Maçın başından sonuna kadar da şahane bir taarruzu vardı Fenerbahçe'nin. Maçın ilk dakikalarında rakip kalecinin talihli ellerinden kayıp giden tehlikeler, "mesajınız var" diyordu Palermo'ya... Fenerbahçe'nin atak futboluna bakınca, "Bu takım 3 puan ve hatta fark soluyor" dedim. Bu dakikalarda Alex saldırgandı, Edu bu maç için özel bir role soyunmuştu. Kezman'ın ayak bastığı yerler pozisyon kulvarıydı.
* Kezman'a bir parantez açmalıyım. Deivid'in oynadığı maçlardaki iyi kalpli yalnızlığına karşılık, Kezman'ın ayaklarının şaha kalkmış resmi vardı dün gece. Topla buluştuğunda, hallaç pamuğu gibi saçılıyordu Palermo defansı. Ve ayaklarıyla rakibini ısıran gidiş gelişlere bakınca, "Bu defans inceldiği yerden kopacak" dedim. Yanılmadım. Gol, Kezman'ın ayaklarına eşlik eden Appiah'ın usta vuruşundan geldi...
* Golden sonra tahrip gücü yüksek bir Fenerbahçe izledik. Rakibine sahayı dar eden, üç puan piyadeleri, işçilik ve yaratıcılık konulu bir futbol kilimini dokuyordu sanki. "Bu takım Chelsea'den kopya mı çekti, nedir?" diye sordu yanımdaki bir taraftar. "Yok" dedim. "Ruhunu ortaya koyduğunda, Fenerbahçe böyledir." O sırada tribünlerde bir sevda armonisi vardı.
* Aslında ilk yarıda fark olmalıydı. İkinci yarının başında Lugano'nun tamiri gecikmemiş hatası ve ardından mevzi değiştirmesi, Fenerbahçe'ye harika bir gol daha kazandırdı. Bu golden sonra Palermo koptu... Palermo'nun kendini kaybeden çıkışları, siperleri boş bırakması anlamına geliyordu. "Fenerbahçe karşısında kendini kaybeden bir takımın kazanması mümkün değil" diye düşündüm. Bu dakikalarda Appiah sağdan, Uğur Boral soldan harika bindirmeler yapıyordu. Herkes ayaklarının ritmine uyduruyordu futbol topunu. Dikkatlice baktım da, sarı lacivertli "Yürek savaşçıları" koşarken, hakem bile yoruldu.
* Tuncay, gecenin ciğerleri kanatlı adamıydı. Harika bindirmeler yaptı, yolları kapatan taşları yardı. Attığı gol, gecenin en yakışıklı resmiydi. Fenerbahçe'nin takım yıldızları arasında parlamayan bir kişi bile yoktu zaten.
* Dün gece kendi ellerini öpsün Fenerbahçeli futbolcular. Başına koysun. İkiyüzlü tavrını Galatasaray'ın şanlı yenilgileriyle tatmin eden spor medyası, böyle bir galibiyete ne der acaba? En çok onu merak ediyorum.