Zico ile 1.5 saat Fenerbahçe yönetimi, çağdaş tüm yönetimlerin alması gereken kararları alıyor. Ali Koç gibi gerek iş, gerekse futbol dünyasında "söylediği dinlenir ve inanılır" bulunan bir kimlikle medya ile ilişki kuruyor, önce muhabirlerle buluşulup bir dertleşme toplantısı yapılıyor. Arkasından bu toplantının yorumcular ve en sonunda da spor müdürleri ile tekrarlanacağı bildiriliyor. İletişimin gücü ve sorun çözücü becerisini kavrayan yönetim çok doğru işlere imza atıyor böylece. Biz de bu bağlamda "Zico ile özel röportaj" isteğine olumlu yanıt alıyoruz. Çarşamba günü planlanan görüşme, bizden önceki 4 TV ve gazete röportajı uzayınca karşılıklı istekler doğrultusunda perşembeye kalıyor. Perşembe antrenman sonrası Samandıra'da son derece şık bir odada, çok zarif bir şekilde ağırlanarak gerçekleşiyor röportajımız. Öyle ki 20 dakika ile sınırlandırılan görüşme, ZİCO'nun ve basın danışmanlarının, bizim soru tipi ve tarzımızdaki farklılık ve kendilerinin de belirttiği kalitesi üzerine tam 90 dakika sürüyor. İzlenimlerimi yine maddeler halinde sıralamak istiyorum size:
1- F.Bahçe Teknik Direktörü Zico çok tevazu sahibi ve kibar. En sıkıntı verici sorulara bile kızmadan ve gerilmeden cevap veriyor.
2- "F.Bahçe'de birden sistem değişti, buna aniden mi karar verdiniz?" dedim. "Hayır, yavaş yavaş kafamda şekillenen bir düşünceydi. Newcastle maçı ile bu değişim başladı" diye konuştu.
3- Deniz de birden çıktı, nasıl oldu?" dedim. "Aslında Deniz çok önce kafamda idi ama yaşadığı sıkıntılar nedeni ile önce Selçuk'u tercih ettim. Deniz kafasını toplayınca formayı ona teslim ettim ve memnunun" dedi.
4- "Mehmet Aurelio'nun Türk vatandaşı olmasına şaşırdığınızı söylemişsiniz, doğru mu?" dedim. "Kesinlikle doğru değil, tersine ülkemin bir vatandaşının başka bir ülkede başarılı olması bana gurur verir" dedi.
5- "Takımın, maç başına 9.6 ile en çok top kaybeden adamı Tümer'dir. Buna karşın, Aurelio ve Mehmet, Tümer'in yarısı kadar top kaybeder, 2 katı da top kazanırlar. Buna rağmen Tümer tercihi neden?" dedim. ''Benim için 10 topun 8'ini kaybetse de, kalan 2 topu gol pası olarak verebilen oyuncu değerlidir. Top kayıplarını önemsemem, oynatırım" dedi. Ama beni ikna edemedi. Beşiktaş maçı benim haklı olduğumu gösterdi.
6- "Ümit bu ülkenin en çok isabetli orta yapan adamıdır. Denizli'de neden oyuna almadınız. Uğur da isabetli orta bakımından aşağı kalmasa da, sol kanat Ümit'in olmaz mı Beşiktaş maçında" dedim. "Denizli'de Aurelio'yu alıp, onun oyunu kanatlara yaymasını tercih ettiğimden Ümit'i koymadım dedi. (Burada Ümit'in BJK maçında olacağını, Yozgatlı'nın yerine Tümer'i tercih edeceğini hissettmiştim.)
7- "Rüştü sakatlanmasa Beşiktaş maçında kalede olur muydu, 3. kaleci alacak mısınız?" dedim. "Ben zaten Beşiktaş maçında Volkan'ı oynatacaktım, şu anda PAF takımından kaleci alacağız ama sanırım 3. kaleci gerekecek'' dedi.
8- "Başkana doğrudan telefon açıp derdinizi anlatabiliyor musunuz?" dedim. "Dil problemi nedeni ile bu zor ama tercümanım vasıtasıyla konuşabiliyoruz" cevabını verdi.
9- "Türkiye'ye ilk geldiğinizde hangi Türk futbol adamlarından fikir aldınız?" dedim. "Yardımcı hocalarımız İrfan ve Önder hocalardan başka kimseden fikir almadım" dedi.
10- Türkiye'de beğendiği futbolcuları soruyorum. Ümit Karan ve Ersen Martin çıktı ağzından. Anladım ki, uzun ve kafa vuran santrfor özlemi ve gereği var Fener'in hocasında. Söyleşimiz dostça bir ortamda, daha sonra beraberce yenilecek bir balık yemeği randevusu ile bitiyor.