Şans kapıyı çalınca G.Saray bir maçı daha tesadüfen de olsa kazandı ve sıralamada üstündekilerin oynayacağı maçtan bir avantaj elde etmek için bekleyecek. Çok enteresan bir maç oldu. Şöyle ki; şampiyonluğa oynayan ve kadrosunda birçok insana göre yıldız sayılabilecek oyuncuların bulunduğu bir takımla, küme düşmemek için mücadele veren bir takım maç yapıyor ve bu maç kafa kafaya gidiyor. Daha zayıf olan takım, kuvvetliye direnebiliyor ve gol pozisyonuna giriyor. Maçın normal sonucu da beraberlik gibi görünürken kendi kalelerine attıkları bir golle maçı kaybediyorlar. Yıldız Arda (!) bir gol pası veremiyor. Bazen ortalayacağı topu sol ayağına güvenemediğinden sağına alıyor, o zaman pozisyon değişiyor. Bazen de süper bir kontrol yapıp kalabalıktan sıyrılıyor, bu durum herkesin hoşuna gidiyor. Oysa final pasları ve şut denemeleri iyi değil. Daha dikkatli olmalı.
Defans çıkmıyor da Sabri topu iyi kullansa pozisyon olacak. Öyle bir şey yapıyor ki kaybettiği topla rakip atağa kalkıyor. İnanılacak gibi değil. İliç ve İnamoto resmen takımı eksik oynatıyorlar. Varlar mı yoklar mı belli değil. Allah'tan Mondragon gibi bir kaleci, Song, Tomas ve Cihan gibi savunmayı seven ve geriyi hiç boşaltmayan, hücumu sevmeyen oyuncular var. Onlar mücadele ediyor, rakibe pozisyon vermiyorlar. G.Saray'ın beraberlik için her zaman şansı var. Sorun kazanabilmekte. Hakan ve Hasan'ın ilk 11'de olmaması kazanmayı ya geciktiriyor ya da engelliyor. Onların yerine tercih edilen oyuncular ki bunun bir tanesi Ümit, gol atamadığında 60. dakikadan sonra çıkacağını biliyor. Bunu ben de biliyorum. Gerets de biliyor, maçı izleyen milyonlarca G.Saraylı da. Hasan ve Hakan'ın oyuna girdikten sonra oynayacakları süre çok az. Isınıp havaya girene kadar maç bitiyor. Üstelik de hiçbir zaman galip durumdayken oyuna katılamıyorlar. Bu onları strese sokuyor ve Gerets'in düşündüğü gibi yarar sağlayamıyorlar. Ama daha önceleri de söylediğim gibi kazanan haklıdır. Gerets'in şanslı bir adam olduğu belli. Ama o şans bir gün ters dönerse herkes üzülebilir.