Dişe diş Ne kadar kaliteli oyuncularınız olursa olsun, savunmanızdan dönen topları alamadığınız zaman yorulan defans oyuncularınızın hata yapma şansı artıyor. Aynı şey hücum için de geçerli. Sadece atak geliştirip rakip kaleyi yoklamak yetmiyor, o yoklama sonucunda dönen topları tekrar kazanıp atak tazelediğiniz anda istediğiniz baskıyı kurup sonuç alabiliyorsunuz. İtalya gibi bir rakip karşısında topa sahip olmak şöyle dursun, topu görmek bile kolay değil. Bu nedenle millilerin hakkını vermek boyun borcumuz. Özellikle de Arda, İbrahim Üzülmez ve Aurelio'nun. Arda yerine göre dört İtalyan'ı bir demet haline getirdi, oyunu rahatlattı, adam eksiltti, orta yaptı, gücü yettiğince de adam kovaladı. Arkasındaki İbrahim Üzülmez, Arda içeri girdiği anlarda bindirdi, zaten golümüz de böyle geldi.
İyi ki Aurelio var Hakan Şükür'ün rakip alanda başlayan presi Emre, Arda gibi topu koşturan oyuncularımızın işini kolaylaştırdı. Emre uzun aradan sonra hiç gitmemiş gibi döndü. Aurelio'ya da ayrı bir paragraf açmak şart. Topu ayağına aldığı anda bütün İtalya üzerine geliyor gibiydi. Savunmamızın tam önünde ilk müdahaleyi yaparken zorlandığı da oldu. Hele bazı anlarda topu bir santim ileri süremedi ama onun yerinde başkası olsaydı, anlatmaya çalıştığımız baskı altında çok büyük hatalar yapardı. İyi ki Mehmet Aurelio var. Yunanistan ve Norveç maçlarında aşağı-yukarı bu kadro ile mücadele edeceğiz. Elbette dört dörtlük değiliz. Sabri kazandığı topları daha iyi kullansa, savunmamız duran toplarda adam paylaşımını doğru yapabilse, Emre ve Arda biraz da şut atmayı deneseler diye düşünmedik değil. Onlar da olacak. Yavaş yavaş... Şubatta bir de Gürcistan maçı oynayacak milliler, ondan sonra Yunanistan ve Norveç sınavlarına daha hazır hale gelecekler. Sonuç olarak ben millilerin mücadelesini, Terim'in dediği gibi sürekli topun arkasında olmalarını, şu özel maçta bile verebileceklerinin tamamını verme gayretinde olmalarını alkışlıyorum. Milli Takım iyi olacak, çok daha iyi olacak.