Panik Beşiktaş'ı daha da kötüleştirir Sivas maçı sonrası , pazar sabahı, gazetelerin BABA Beşiktaş YORUMCULARINI okuyorum. Herkes panikte, onları okuyan, Beşiktaş artık bitmiş, birçok kötü oyuncusu var, teknik adam futboldan hiç anlamıyor, yönetim kurulu da iflas etmiş sanır. Taraftarın paniği, bir anda tüm camiaya yansımış, herkes acil önlem peşinde ve birini suçlu ilan etmiş ona saldırıyor. Hatta, taraftarın bu işte asıl suçlu olduğunu yazanlar bile var. Takımın desteklemeye gitmiş adamın suçu nasıl oluyor bunu hiç anlamamışımdır ya neyse! Belki arada bu işten nemalanan birkaç tip olabilir ama bütün taraftarı o kefeye koyarak, taraftar suçlu demek abesle iştigal geliyor bana. İyi, hoş da Beşiktaş'ın durumu ne olacak diye soran dostlara önerilerimizi sıralayalım o zaman;
1- Öncelikle, kimse kimseyi suçlama, psikolojik ve fiziksel saldırıya uğratma hakkına sahip olmadığını bilmeli. Taraftar maç sırasında kesinlikle kötü oynayan adamın aleyhine tezahürat yapmamalı.
2- Başkan Demirören'le hayatımda hiç konuşmadım. Ancak ekranlardan gördüğüm, gol atınca ağlayan başkan görüntüsü onun ne kadar duygusal bir başkan olduğunu yeterince anlatıyor. Duygusallığını ön plana alan bir başkanın başarılı olması kesinlikle düşünülemez. O yüzden başkan artık mantığını ve bunca yıldan sonra oluşması gerektiğini düşündüğüm tecrübesini konuşturacak. Lider "baskı altında doğru karar verebilen" adamdır. Lider olmalı ve bugüne kadar kendine akıl veren çevresi her kim idiyse tamamen değiştirmeli. Ceza 50.000 dolar da olsa, hiçbir zaman çözüm olamaz
3- Ali Gültiken oraya otel ayarlamak için alınmadığına göre, daha aktif hale getirilmeli. Kadroya da, sisteme de müdahale etmesi sağlanmalı. Oyuncularla bire bir konuşmaları, daha önce futbolcu olarak aynı koşulları çok yaşadığı için, onların şu andaki durumlarını en iyi anlayabilecek Ali Gültiken yapmalı. Yapamıyorsa hiç komplekse girmeden Sinan getirilmeli
4- Beşiktaş'ın hangi kondisyoner ile çalıştığını bilmiyorum ama kesin olan şu; güçlü değiller. Daum lafları dolaşıp yeni bir maceraya girileceğine, Daum'un yardımcısı Koch ile anlaşma yolları aranıp, takımın kondisyonunun artması ve şu anda savaşmayan takımın mücadele etmesi sağlanmalı.
5- Kalede Runje sadece duruşu ile değil, bakışı tripleri ile de güven vermiyor. Pozitif bir adam olmadığı da belli. Takıma faydası yok. Bu yüzden Runje'nin yerine sürekli Fener'de oynayabilen Volkan değil, G.Saray'ın kenarda çürümeye yüz tutan ve bence de çok yetenekli olan kalecisi Aykut düşünülmeli.
6- Takımın lidere ihtiyacı var ama lider yok. Devre arasında tandemdeki sorunu çözmek adına, Runje yerine Frankfurt'taki Krgiakos tipinde bir tandem adamı, orta alana da Denizli'de hayatının futbolunu oynayan ve artık hayattan yeterince ders çıkaran Yusuf alınmalı. Bu durumda gerekirse Ricardinho ve Kleberson da gönderilip iki yabancı kontenjanı daha yaratılır ve oraya alınabilirse Tottenham'lı Zokora ve Milan'lı Brocchi tipinde iki ön libero alınabilir. 7- Tigana'nın özgüveninin kalmadığından kesin eminim. Sivas maçı sonrası protesto edenlere, sorumlu olarak futbolcuları eliyle işaret etmesi benim için bittiğinin ispatı oldu. Ben, bu satırları okuyanlar bilir, sezon ortasında, asla ve asla teknik adamın değiştirilmesini onaylamayan bir adamım. Ama, gördüm ki, Tigana'nın bu takımın değerleri ile en ufak bir saygı temelli ilişkisi kalmamış. Sosyal açıdan, sevgi ilişkisi de bitmiş bir adamın Beşiktaş'ta yeri olmadığını düşünüyorum. O yüzden, parasal açıdan en az zararı verecek bir anlaşma ile Fransız'ı artık gönderme zamanı gelmiştir. Şu anda, hiç olmazsa geleceğe yatırım için onun yerine en uygun Türk aday Samet Aybaba, yabancı aday da Lucescu'dur. Başkanın Tigana'da direnmesi , kendini de götürecektir...