Günahkâr Bir hoca canına okuduğu takımla bu kadar oynarsa, koca camiayı ancak bu kadar birbirine düşürür, tribünleri böler! Sakarya ve Antalya beraberlikleriyle bardak taşınca tribünler patladı: "Tigana istifa!" İnatçı, umursamaz ve "uyanık" Fransız, tazminatından olacağı hesaplarıyla yanıt veriyor: "Kovulmadan gitmem!.." Ve ardından Başkan Yıldırım Demirören'den kerhen (tazminat vermemek için) destek geldi: "Göndermeyeceğim!" Başkan'ın bu desteğinde Fransız'ın "adam olur" umudu vardı. Ama inat aynı inat, takıma 13 maçta 18 puan kaybettiren sistem, aynı sistem! Ve Sivas yenilgisiyle hiç günahsız en tepedekiler de kızgın tribünlerden nasibini aldı: "Yönetim istifa!" Şimdi sağlıklı kafayla, sağduyulu düşünelim; İflas etmiş sistemi (4-3-1-2) Yıldırım Demirören mi bulup; stoper İbrahim Toraman'ı sağ bek, beceri, yetenek, yaratıcılığı sınırlı, düz futbolcu sağbek Serdar'ı orta sahada "oyun kurucu", sağaçık Ali Tandoğan'ı, sağbek, stoper Baki'yi solbek oynattı, "kronik pas özürlü" Kleberson'dan vazgeçmedi? Golleri Murat Aksu mu kaçırdı, 32 metreden golü Kenan Öner mi yedi? Taraftar, kızmakta haklı, istekte haksız, destekte ürkütücü! Çünkü genç ayaklar ağır desteği kaldıramıyor, titriyor. Tigana'nın yanlışları saymakla bitmiyor! Oyunu okuma, rakibi çözme, oyuncu değiştirme zaman ve isabeti, takımı motivasyonu kariyerine yakışmayacak derecede kötü! Günahkâr Tigana'nın en büyük günahı baskı altında tuttuğundan verimli olamayan gençlere oluyor! Gençler, Tigana korkusundan rakibi çözecek hareketler yerine yan ve geri paslar yapıyorlar. Ve özgüvenini yitirmiş bu takım, bu moralle pazar günü Saracoğlu Stadı'na çıkacak! Sakın ola alınacak rastlantı galibiyete "umut ışığı" diye bakılmasın! Yeni hüsranlar başlar!