Açık mektup Vurulmuşum. Kaburgamın ortasına hançer ağırlığında ihanet yemişim. Yüküm ağır. Hani göz kapakların ağırlaşır da bir uyku çöker ya üstüne. O bile Şam'da kayısı! İsyan öbek öbek, psikoloji bozuk ve her yen can sıkıntısı. Karanlıklar prensi kılıç çekmiş beyazıma. Ve karam direnmekte, bütün doğrular adına. İşbirlikçiler kuşatmış her yanımı. Dostum, yanı başımdaki. Öte yanım meçhul.. Medya, alıp götürmekte istediğini sel gibi. Lakin sormazlar mı adama; sel gidince ne kalır geri? Ve işte biz kum gibiyiz. Tane tane, adam adam, yürek yürek. Futbolcu saplamışsa kaburgamın orta yerine ihaneti, çeker çıkartırım. Tigana'yı da alırım kervana. Ama önce hocasını, topçuların önüne atanları sorgularım. Sonra maç berabere bitsin de ortalığı karıştıralım beklentisinde olanlara Beşiktaşlılık testi yaparım. Kavlimce... Zekamca, yanımdaki iyi etüt hokkabazları kapı dışarı, yalancıları sınır dışı ederim... Eğer futbolcular para karşılığında yazı yazdırıyorlarsa birilerine; varsa aslı astarı?! Hançer yerine bunu çıkartırım kaburgamdan. Ve Antalya maçının her anı altın çerçeveli tablo önemindedir hayatımın geri kalanı için. Gol yerken, eli belindekileri sayarım. 4, 5, 6... Ve çakarım kibriti... Bütün namussuzluklar adına... Bir dumanda yarılanır sigaram, alırım elime kızılcık... Sallarım sağ sola... Bayrağımı!