Gidiş kötü... Bundan 10 gün önce oynanan Tottenham maçını İnönü'deki protokol tribününde izleyen bir isim dikkatimizi çekmişti... Nejat Biyediç'ti bu. Süper Lig'in en az gol atan (7) ekibi Sakaryaspor'un hocası... 90 dakika boyunca oyunu Tigana'dan daha iyi takip etmiş, kafasında iki hafta sonraki maçın taktiğini o günden hazırlamıştı belli ki... Tebrikler Biyediç'e... Elindeki mütevazı kadroyu en iyi şekilde adapte etmiş bu maça... Yalnız oyuncularına bir şeyi söylemeyi unutmuştu; sahada futbol oynanacaktı, "Amerikan futbolu" değil! Sakaryalı futbolcular, hani derler ya "ölümüne" oynuyordu adeta. İyi de, sahada en çok adam sakatlayana değil, en çok gol atana puan veriyorlar benim bildiğim... İlk olarak Nobre, orta sahada çaktırmadan infaz edildi... Ardından Toraman kendini yerde buldu ki; bu dakikaya kadar Biyediç'in talebelerine karşı "duyarlı!" bir yönetim gösteren Halis Özkahya, elini cebine atarak "kan" çıkmadan "kırmızı" kartını çıkardı...
Beyler, rakip 10 kişi! Ama iş işten geçmişti... "Ağlayarak" oyundan çıkmasına rağmen, ayakta alkışlanan Nobre yoktu artık... Neyse ki rakip de 10 kişiydi... Ancak Beşiktaşlı futbolcular maçın ikinci yarısında bunun farkına varabildiler. Sahada hâlâ Jean Tigana'nın bir türlü tutmayan 4-3-1-2 taktiği uygulanıyordu. Bir kişi eksilmiş rakibe karşı, çakılı oynayan savunmanın önündeki üçlü bile "ne olur, ne olmaz" diyerek yerlerinden ayrılmıyorlardı! Bobo-Gökhan-Delgado üçlüsü tam 9 pozisyonda topu ağlar yerine, auta ya da Martinez'in kollarına göndermeyi başarınca; puan kaybı da kaçınılmaz oldu... Puanlar uçtu, Tigana istifaya davet edildi, yönetime sözlüden sonra şimdi de "ilk fiili saldırı" gerçekleştirildi! Bu gidiş kötü... Hem de çok kötü...