İnat bitti mi? Oynanan oyunun adı futbol ise ve sizin de gol atmak gibi bir amacınız varsa, ya dönen topları iyi takip edeceksiniz ya da orta sahayı dikine paslarla geçip hızlı hücum yapacaksınız. Beşiktaş ikisini de yapamıyor. Tigana'nın prensi Serdar el freni gibi. Bu kadar ağır paslaşmayı göstere göstere ve bir de enine yapıyorsanız geçmiş olsun! Sanki tüm Beşiktaşlı futbolcular ayakkabıların ters giymiş gibiydi. Gökhan Güleç başta, bazıları ters giymekle de kalmamış bir de düğüm atmışlardı kramponlarına. Ayakta durana aşk olsun, düşen düşene. Böyle bir ortamda Nobre de sakatlanıp çıkınca, son 20 dakika hariç Beşiktaş rakip kaleye gidemedi. Fahri'nin sağ ayağından bana gönderme yapan Tigana, hiçkimsenin yerini kaybetmesini istemiyor. Tek hedefi herkesin yerli yerinde durması. Bu nedenle Beşiktaş ne orta sahada çoğalabiliyor, ne de hücum hattında... Şimdi birileri "Bu kadar gol kaçar mı" edebiyatı yapacaktır... Kaçar tabii, siz dostlar alışverişte görsün misali paslaşır, rakip kaleye vurduğunuz şutun arkasından bile bakmazsanız, atak tazeleme şansınız da kalmaz, gol atma imkanınız da... Hele bir de boş kaleye gol atamayan Delgado'nuz varsa yandı gülüm keten helva.
Hayırdır inşallah Fahri sağda, Serdar ortada, Ali Tandoğan savunmada. Üçü de yanlış yerde. Serdar'ı savunmanın sağına, Fahri'yi göbeğe, Tandoğan'ı orta sahaya çekse belki bir şeyler değişecek ama Fransız'ın umurunda değil. Sakaryaspor'a da haksızlık etmeyelim. Yürekli oynadılar, uçana, kaçana yapıştılar. Bir puanı fazlasıyla hak ettiler. Maçı, aut, korner farkını bilmeyen bir hakem yönetti. Toplama, çıkarmadan da haberi yoktu. Beş oyuncu değişti, iki sakatlık oldu, Sakarya kalecisi zaman geçirdiği için sarı kart gördü. Tüm bunlara karşılık sadece 3 dakika ekstra zaman oynattı. Böyle maça da, böyle hakem yakışırdı.
NOT: Düne kadar "İnadına Tigana" diyenler şimdi "İstifa" diyorlar. Hayırdır inşallah!..
