Oynamadan olmaz Trabzonspor, geri vitese takan araba gibiydi... Trabzonspor'da bir şeylerin iyi gitmediği geçen hafta Erciyes karşısında oynanan oyundan sonra daha net gözüktü. Yani perşembenin gelişi çarşambadan belliydi... Bordo-mavili takımın Ziya Doğan ile başlayan mücadele, baskı ve presli oyunu son iki hafta oynadığı maçlarda yerini; yürüyen, seyreden bir takıma bıraktı. Bana göre Trabzonspor'un en büyük zaafı, kenar organizasyonlarının olmayışıydı. Belli ki bordo-mavililer, kapalı savunmayı ortadan delemiyor. O zaman kenarları kullanması gerekir. Ancak, nerede?.. Kenarlar orta alandan şişirme toplarla Gençlerbirliği kalesine doldur boşalt yaptılar. Ama o toplar da Gençlerbirliği defans oyuncuları tarafından rahat uzaklaştırıldı. Sözün kısası, Trabzonspor zorlu geçmeye namzet maçlarda kendini müsabakaya bir türlü motive edemiyor. Hele orta sahanın içler acısı hali bordo-mavili takımın, hem ofansta, hem de defansta en büyük rakibiydi.
Gökdeniz ne yapsın? Takımın, koşan, mücadele eden, gol arayan oyuncusu sadece Gökdeniz'di. İlk yarıda orta alanda, ikinci yarıda hücum döneminde açıkları deneyen ve rakip arasında pozisyon bulan bu futbolcunun kendine bir yardımcı bulamaması Trabzonspor'u golden uzaklaştırdı. Anlamadığım diğer bir konu da "hashas giderken düz yolda videsle oynamaya" ne gerek var? Savunma birkaç maçtır tam toparlanıyor derken, Celaleddin'in sol tarafta oynatılması Trabzonspor'un müdafa dengesini tamamen bozdu. "Çağdaş veya Keçeli Mustafa varken, Celaleddin'e bu mevkide neden şans veriliyor" sorusu cevaplanmalı. Sonuç olarak, bakın bizim yörede bir laf vardır. "Şalvarı ıslatmayacaksın" Yoksa mı?.. Yandı gülüm keten helva...