Bırak dersem H. Şükür'ün düşmanı mı olurum? Açın, bakın FIFA'nın milli takımlarında 40'ın üzerinde gol atanlar listesine, çok az sayıda ve çok değerli futbolcuların içinde H. Şükür'ün adını görürsünüz. Mesleğim nedeniyle Çin'den, Brezilya'ya, Mısır'dan, Çek Cumhuriyeti'ne birçok ülkede tıp kongrelerine gittim. Oradaki meslekdaşlarımın tanıdığı tek ortak Türk oyuncu da H. Şükür'dü. Yurt dışında en fazla takımda forma giyen oyuncu da oydu. Türkiye liglerinin, maç başına en çok top kazanan forveti, ceza alanında en çok topla buluşan 3 forvetinden birisi, en çok gol pozisyonuna giren 5 forvetinden birisi gibi birçoğunuzun bilmediği özellikleri ise artılarının diğer bölümleriydi. Kariyerinde şaşırdığım tek olay 2004'te FIFA'nın 100.
yılında Pele'nin seçtiği "Yaşayan en büyük 100 futbolcu" sınıflamasında Emre ve Rüştü varken onun olmamasıydı. Son yıllarda onu istatistiklerde yukarılara taşıyan bu özelliklerinde bir azalma oldu, bu kesin ama şöyle düşünün; 35 yaşında bir santrfor getirseler ve şu anda Hakan'ın yaptıklarını yapsa, o adama süper demez misiniz? Peki Hakan neden eleştirildi o zaman? Nedeni açıktı. O çıtasını o kadar yukarılara taşımıştı ki, bu hali artık kimseyi tatmin etmiyordu. Sonunda 4 gollü Moldova maçı geldi. Bir maçta karar verebilmenin dayanılmaz hafifliğindeki çevreler, "Hakan yeniden doğu" falan demeye başladılar. Hakan; benim yıllardır inandığım bir oyuncudur, herkesin ona salladığı, gardının düştüğü durumlarda hep destek verdim. Şu son durumda da çok sorular geldi bana; Hakan bırakmalı mı diye? İki kimlikle cevap vereceğim buna. 1. kimliğim; futbolsever Dr. Gürkan olarak diyor ki; bırakma Hakan, Türk futbolu senden sonuna kadar yararlanmalı. 2. kimliğim ise, kendini Hakan'ın, ailesinin, çocuklarının yerine koyuyor ve diyor ki; yeter artık Hakan! Bırak! Zirvedesin, herkesin ağzında tat bıraktığın bir konumdasın, senin bırakmamanı isteyenler, senden çok, kendi menfaatlerini düşünüyorlar. Bugün sana bırakma diyenlerin çoğu yarın işlerin biraz ters gitse ve takılsan, seni tefe koyacaklar. Onlara verme bu fırsatı. 35 yaşın dayanılmaz fizksel ağırlığı nedeniyle, artık her şey eskisi gibi de olmaz. Onun için, bırak Hakan, lütfen bırak... Pekala bırak diyen bu 2. kimliğim Hakan'ın düşmanı mı? Eminim buna Hakan da hayır diyecektir. Çünkü bir eleştiriyi yapmanız değil, nasıl yaptığınız önemlidir. Argümanlarınız güçlü ve karşınızdakini kişilik haklarına saldırmadan, rencide etmeden eleştiriyorsa, doğruyu yapıyorsunuz demektir. O yüzden Hakan'ın bırakmasını istemek, ona düşmanlık anlamına gelmez. Bu akşam G.Saray, PSV Eindhoven'a yenilmez ama dilerim 3 puanı alır.