Gerçek budur! Bir yanda siyah-beyazlıların birinci lig tarihinde en çok yendiği (57 kez) ve bu sezon tek bir galibiyeti bile olmayan A.Gücü, öte yanda bu sezon 6 maçta aldığı 3 galibiyetle 9 puan toplayan Beşiktaş... Bir yanda oynadığı 117 maçta rakip kaleye sadece 92 gol atabilen A.Gücü, öte yanda aynı periyodda tam 223 gol atan (maç başına 1.9 gol) Beşiktaş... Bir yanda kadrosunu Tita, Da Silva ve Agari gibi isimlerle destekleyen ama umduğunu bulamayan A.Gücü, öte yanda Delgado, Ricardinho ve Nobre'ye siyah-beyazlı formayı giydirerek daha da güçlenen Beşiktaş... İki takım arasındaki bu istatistiklere baktığınızda İnönü'den çıkacak sonucu tahmin etmek hiç de zor değil. Ama gelin görün ki ilk günden itibaren takımını yalnız bırakmayan Beşiktaş taraftarı İnönü'ye "Bu maçı rahat alırız" diye gelemiyor!.. Peki neden?
Buyurmakla olmaz Aslında oynanan futboldan mutsuz oldukları söylenemez... Ama bu takıma 10 numara (!) olarak alınan Delgado ve takımın en golcü ismi olan Gökhan Güleç'i kulübede, Dünya Kupası'nı kaldıran Ricardinho'yu sol kanada hapsedilmiş, Cordoba'yı asla aratmaz denilerek transfer edilen Runje'yi de ceza sahası dışında anlamsız çalımlar yaparken görmek tribünlerin canını sıkıyor... Elbette kadroyu Tigana kuracak, taktiği Tigana verecek, değişiklikleri Tigana yapacak... Ama inatçı Fransız; öyle kadrolar kuruyor, öyle taktikler veriyor, öyle değişiklikler yapıyor ki takımın kazanacağı varsa bile başaramıyor. Onu eleştirmek bizim işimiz değilmiş, sayın Tigana böyle buyurmuş... Doğrudur, koskoca Fransız yalan söyleyecek değil ya! Ama yalan olmayan bir şey daha var, o da gerçekler. Bu büyük camia; yıldızlarını, ağları havalandıran golcülerini, golleri kurtaran (!) file bekçilerini görmek istiyor sahada... Seni değil!..