Tam Fener'e göre Hücuma, kazanmaya dönük bir takımın başına hücumu seven bir hoca geldi. Zico'dan umutsuz olmaya gerek yok Scolari, Parreira gibi hocalar beklerken, hiç tanınmayan bir teknik direktör çıkıp gelince hayal kırıklığı yaşandı
Fenerbahçe'nin Zico'yu takımın başına getirmesi camiada hayal kırıklığı ile karşılandı. Brezilyalı teknik adam, 100. yılın ağırlığını kaldırabilecek mi? Hayal kırıklığının sebebi yönetimin yanlışı. Fenerbahçeli yöneticiler bazen açıklayarak, bazen yakın gazetecilere sızdırarak, Dünya Kupası'nın en önemli hocalarının isimlerini ortaya attılar. Büyük bir beklenti yarattı Fenerbahçe taraftarında bu. Kendi ülkesinin ve Japonya'nın dışında hiç tanınmayan bir teknik direktör gelince şaşkına döndüler.
JAPONYA'NIN İLAHI Fenerbahçe yönetimi Aziz Yıldırım'ın dönüşünü ve kongreye gelişini kamufle edebilmek için bilerek bir oyun oynadı. 'Aziz geliyor ve Scolari'yi getiriyor, Aziz geliyor, Parreira'yı getiriyor; şunla geliyor, bunla geliyor' diye diye büyük bir beklenti yarattılar. Ama arkasından Zico'yla gelince, bu hayal kırıklığı yarattı. Ancak bana sorarsanız, haksızlık. En yakın örneği diye söylüyorum. Mesela Zico'yu Hagi'yle karşılaştırıyorlar, o bile haksızlık. Hagi, Zico gibi büyük bir futbolcuydu, belki Zico'dan bile büyük bir futbolcuydu, klas olarak ama Hagi hiçbir antrenörlük deneyimi olmadan Galatasaray'ın başına geldi. Zico futbolu 1994'te bıraktı, 12 seneden beri de fiilen teknik direktörlük yapıyor. O teknik direktörlük kariyerine bakıp, incelediğin zaman, Japonya'nın sıradan bir köy takımını alıp, onu Japonya'nın büyüklerinden birisi yaptığını görüyorsunuz. Bir senelik, iki senelik, geçici bir başarı değil. Adı olmayan bir takımı yaratmış ve bugün o takım Japonya'nın en önde gelen ekiplerinden birisi. "Japon haritasında yeri olmayan bir köyü, haritaya koydurdu" diyor Japonlar. Futbolun tanrısı ilan ederek, heykelini diktiler. Bu küçük takımdaki, büyük başarısından sonra, aşağı yukarı bizim Mustafa Denizli'nin Alemannia Aachen'daki başarısı gibi. Ki Mustafa Denizli arkasını getiremedi. Türkiye merakı, Türkiye hastalığı yüzünden, tarihe geçecek bir başarıyı devam ettirmedi. Ben o yılları yaşadım. Almanya ayaktaydı. Spor sayfası yapmayan Der Spiegel, 3 sayfa ayırdı Mustafa Denizli'ye: "Türk mucizesi" diyerek. Alman televizyonu ARD, Türkiye'ye ekipler gönderdi, 1.5 saatlik Mustafa Denizli belgeseli yaptı. Ama Mustafa hoca arkasını getiremedi, hiçbir şeyin arkasını getiremediği gibi...
KARİYERİ ORTADA Zico çalıştırdığı takımı yüceltti, yerleştirdi bir yere, ondan sonra "Japon Federasyonu sen gel bizimle çalış" dedi. Yani Türkiye'de bilinmese de adamın teknik direktörlük kariyeri var. Bu bir... Fenerbahçe'ye çok büyük isimler de geldi, şöhreti olmayan isimler de. Çok büyük isimlerin hepsi başarılı olmadı, tanınmamış isimlerin hepsi de başarısız olmadı. Bu bir uyum meselesi, şans meselesi. Yani Gordon Milne, Beşiktaş'a geldiği zaman onun adını bilen var mıydı? Teknik direktörlük kariyeri bile yoktu. Geldi Beşiktaş'ı arka arkaya şampiyon yaptı, efsane oldu. Galatasaray'ın Brian Birch mesala. İngiltere'de bile adını bilen yoktu. Türkiye'ye geldi efsane oldu. Bu bir uyum meselesi. Peki, Zico Fenerbahçe'ye uyar mı? Zico, hücum futbolu oynatan bir adam. Yani hücuma, kazanmaya dönük bir takımın başına, hücuma dönük, kazanmaya dönük bir hoca geliyor. Zico'nun saplantıları yok. Rakibe, zamana, elindeki adamlara göre 4- 4-2'den 3-5-2'ye kadar, esneklikler içinde oyun oynatıyor. Bu Fenerbahçe gibi geniş kadrolu bir takıma uyar mı; uyar... O zaman Zico'dan umutsuz olmak için hiçbir sebep yok. Dünya futbol tarihinin en büyük adamlarından bir tanesi. Dünyanın en iyi hocalarıyla çalışmış ve 12 yıldır da teknik direktörlük yapıyor. Japonya'yı Dünya Kupası'na getirmesi aslında bir mucize. Birinci maçı Umman'la oynuyor ve kazanıyorlar. Ondan sonra otelde bir taciz skandalı patlıyor. En iyi oyuncuları dahil, 8 futbolcu kadro dışı bırakılıyor ve elemeler başlamışken yeni bir milli takım yapıyor Zico... Ve o takımla Asya Grubu'ndan Dünya Kupası'na gelmeyi başarıyor. Daha ne yapabilir! Onun için Zico'nun Fenerbahçe'de başarılı olmaması için hiçbir sebep görmüyorum.
