Zico ve kariyeri İlk önce şunu söylemeliyim F.Bahçe'nin başına gelecek hoca kim olursa olsun mutlaka eleştirilecek. Zannedersiniz ki bu ülkemizde sanki önce F.Bahçe için çıkarılmış bir yasadır. Didi'lerden, Hiddink'lerden, Raush'lardan (ve onlarcasından) bahsetmeyeceğim. F.Bahçe'yi 33 yıl aradan sonra iki yıl üst üste şampiyon yapan Daum'un nasıl gönderildiğine yeni şahit olduk. O yüzden Zico için yazılıp çizileceklere şimdiden hazır olun. İlk önce hafif hafif başlayacak, (Mesela 100. yılda Zico olur mu gibilerden) eleştiriler. 10-15 gün sonra bombardımana dönüşecek. Aslında ciddiye almamak lazım. Zico bizim yaşlardaki futbolseverlerin olduğu gibi benim de futbol ilahımdı. 'Beyaz Pele' lakabıyla anılan müthiş bir futbolcuydu. Seyretmeye doyamazdık. Dünya çapında büyük bir üne sahip. Böyle bir markayı ülkemize getiren F.Bahçe'ye sadece bir futbol adamı olarak değil şahsım adına da teşekkür etmek isterim.
Milli takım ölçü mü? Elbette Zico teknik direktörlük kariyeri olarak bir Scolari, bir Capello'nun yanına yaklaşamaz. Ama genç ve hırslı bir teknik adam. Milli takım çalıştırmak bir antrenör için kariyerdir. Ama oradaki başarı ya da başarısızlık asla önemli değil. (En büyük örnek bizi Dünya üçüncüsü yapan Şenol Güneş.) Yani Zico'yu Japon Milli Takımı ile yargılamamak gerek. Güler yüzlü, sempatik, futbolu güzel oynatmaya çalışan bir teknik adam. Brezilya ağırlıklı F.Bahçe'de başarılı olacaktır. "Lig şampiyonluğu önemli değil" deyip Daum'u parçalayanlar şimdi Gerets'e alkış tutuyorlar. Demek ki, bu gerçek bile gösteriyor ki, Zico'nun 100. yılda F.Bahçe'yi lig şampiyonu yapması başarılı sayılmasına yetecektir. Not: Dünkü yazımda Zico'nun Japonya'yı Dünya Kupası finallerine götürdüğünü söylemek isterken, büyük bir yanlışlık sonucu Japonya'yı ikinci tura çıkarıvermişim. Özür dilerim.
