Yahşi bir maç Dost ve kardeş Azerbaycan'la güzel yani yahşi bir maç oynadık. Fatih Terim'in şampiyonluk yarışının kızıştığı şu sıralarda asları kadroya çağırmaması doğruydu. Milli Takım'a en yakın oyunculardan bir 11'i sahaya sürmesi de bir başka doğru oldu. İlk yarı genel olarak yürüyüş temposunda geçti. Buna rağmen Milli Takımımız; Baki, Gökhan ve Volkan'la biraz şanslı olabilse öne geçebilirdi. Bu arada kendi kalemizde de Tolga kaynaklı birkaç tehlike yaşadık. Tolga'nın özellikle de geri paslardaki riskli vuruşları başımıza dert açabilirdi. Yine de gençliğine verelim. İlk yarıda savunmamızın sol tarafı Uğur'un yi futboluna rağmen çok açık verdi. Bunun nedeni, İbrahim Akın'ın orta sahanın solunda düz koşu yapar gibi oynamasıydı. İkinci yarıda oyunun temposu yükseldi. Böyle olunca ortaya seyredilir bir maç çıktı. Orta sahamız bu kez daha düzgün işler yapmaya başlayınca her an gole yaklaştık. Selçuk, Can, Gökhan, Hasan Kabze şanssız goller kaçırdılar.
Topuz'un şanssızlığı Bir başka şanssızlık ise sahanın en iyisi Mehmet Topuz'un topu elle kesip penaltıya neden olmasıydı. Yenik duruma düşmemize rağmen 10 kişi kalan takımımız gol peşinde koşmayı daha da artırarak sürdürdü. Hele de Sinan Kaloğlu'nun Hasan Kabze'ye attırdığı bir gol vardı ki gerçekten maçın peş peşe iki klas hareketini izledik. Maçın sonlarında gol arayışımız devam etti ama bir türlü kaleci Valiyev'i geçemedik. Bu bir özel maçtı. Güzel şeyler gördük. Mehmet Topuz bu takıma en yakın oyuncu olduğunu gösterdi. Can'ın da ayak seslerini duyduk. Uğur Boral sanırım gelecekte Milli Takımımızda defalarca oynayacak. Bakü'de karşılaşmayı kazanan olmadı ama elbette bir millet, iki devletin futbol maçı tribünlerde de güzelliklerle doluydu. Bayraklarımız yan yana dalgalandı. Gerçekten yahşi bir maçtı.