Cesur, adil düdükler! Son haftalarına girdiğimiz ligde Beşiktaş, futbol kamuoyunda en dikkat çeken takım oldu. Siyah-beyazlı takımı öne çıkaran gelişme; yarı finale çıkışını engelleyemeyen son Kayseri yenilgisine kadar olan seri galibiyetleri. Beşiktaş'ın başarılarının temelinde kuşkusuz; "Tigana faktörü" yatıyor. Takıma "sistem ve oyun disiplini"ni oturtan Fransız teknik direktörün ekibinde rakiplerinin tersine, stres ve gerilim yok! Rakiplerinin yaşadığı stres ve gerilimin etkisiyle bir dolu sakatlıkla karşılaşan Beşiktaşlı futbolcu, kasti faullere karşılık vermiyor, hakemle artık hiç uğraşmıyor. Tigana'nın tepkisi ise "rica" lıydı; "Ben istiyorum, futbolcularım hakemlerle tartışmıyorlar. Doğrusu bu. Ama hakemler de futbolcularımı korumalıdırlar!"
Ayağı mı kırılmalı Tigana'nın isteği, herkesin dileğidir. Unutulmamalıdır ki; ligi selamete götürecek olan; hakemlerin "adil" düdüğüdür! Örneğin; Ali Sami Yen'de Erciyesli Devran'ın eliyle yaptığı penaltıyı milyonlarca göz gibi Zafer Önder İpek de görmeli! Örneğin; Kayseri'de Vedat Yüksel'in, Johnson'a, "kırmızı" kartı göstermesi için Gökhan Güleç'in kafasının, Ali Tandoğan'ın ayağının kırılmasını beklememeliydi. Beşiktaş, işte böyle bir ilk Kayseri "mayın tarlası" ndan fazla kayıp vermeden çıktı, lig üçüncülüğüne ortak oldu, Türkiye Kupası'nda yarı finale yükseldi! Savunmada Koray-İbrahim Toraman'ın özellikle kademe yanlışsız oyunuyla, bildik eski futbol kişiliğini bulan Kleberson'un orta alandaki performansıyla, Ahmed Hassan'ın girdiği her bölgeye "joker" gibi yararlılığıyla, çok çalışan Gökhan Güleç'in golcülüğüyle, saçma çıkışlar yapmazsa Cordoba'sıyla, (koşan) Sergen'iyle, Tümer'iyle Kayseri'de bulduğu UEFA'ya giden iki yolunu Kartal, kaybetmez. Yeter ki düdüklere cesur, adil üflensin...