Önce istikrar! Trabzonspor'un futbol adına çizdiği grafik iyi değil. Futbol kalitesi bir maçta zirvede, diğer maçta tanınmayacak kadar kötü. Bence dünkü Trabzonspor'un hedefi ligin ilk sıralarına oynamaktansa, istikrarlı futbolu aramasıdır. Kötü futbola, rakibi küçümseme, yorgunluk, sakatlık, gibi mazeretler bulunabilir. Ama Trabzonspor gibi devamlı üst sıralara oynayan bir takımda bunlar mazeret olamaz.
Hala oyun düzeni yok Trabzonspor her hafta bir başka kadroyla sahada yer alıyor. Oyuncu kadrosuyla sürekli oynanıyor. Oysa rakip karşısında kazanabilme şansını yükseltebilmek için takımın iskeletiyle fazla oynamamak gerekiyor. İkinci yarı başladı. Maçların boyu gittikçe kısalıyor. Trabzonspor'da ne defansta ne orta sahada oynayacak oyuncuların isimleri hala belli değil. Takımda yerleşik bir düzen yok. Böyle durumlarda yapılacak iş, işçinin güvenini kazanıp bazı mevkilerin vakit kaybetmeden özelleştirilmesidir. Yani kimin nerede oynayacağı, ne iş yapacağı, vaktinden önce belirlenmiş olur. Tayfun ve Fatih Akyel'in oynadıkları mevkileri tez elden ters düz etmesi gerekmektedir. Katı savunma yapan ancak hücumda etkili olan rakip karşısında, 90 dakika içerisinde çift yan bekin bir defa olsun hücuma iştirak etmemelerine ne demeli? Kaleye yakından, uzaktan şut çekmeyen veya çekemeyen bu takım eğer golü rakibin savunmadaki bireysel hatalarından bekliyorsa yandı gülüm keten helva... Maçın sonlarına doğru biraz hareketlenme oldu. Ali'yle kaleye bir-iki hamle yapıldı. Ama gol gelmedi. Neydi Yattara'nın iki maçlık fiyakası? Neydi kaptan Hüseyin'in hakeme ve rakibe öfkesi? "Ferhat tam iyi oldu" derken o da havalara girmiş. Djokaj bence vakit geçmeden evine yollanmalı. Bu durumuyla bizim amatör küme takımı Necmiati'de bile oynayamaz. İşte Trabzon'un dünkü maçtaki tartısı bu.