Derin strateji Türk futbolu önümüzdeki sezondan itibaren yepyeni bir yapılanma dönemine girecek. Bu konuda önceliği Fenerbahçe Kulübü üstlenmiş ve stratejisini de sahneye koymaya başlamıştır. Başkan Yıldırım kulüplerin en hassas oldukları konu olan mali sıkıntılarını çok iyi bildiği için en kuvvetli olduğu kozu bizzat iyi kullanmaktadır. Sportif başarılar ve tesisleşmelerin kilidi ve anahtarı olan paranın rakiplerin eline ne kadar az ve zorlukla geçerse kendisinin ve Fenerbahçe'nin aradaki farkı açacağını gayet iyi bilmektedir. Bütün Fenerbahçelilerce destek ve kabul gören bu politika gelecek sezon daha çok hissedilecek ve sarı-lacivertli camia bunun keyfini yaşarken rakipleri ekonomik sıkıntılar nedeniyle büyük sorunlar yaşayacak. Ortamı bir kurt gibi iyi koklayabilen ve analiz kabiliyeti yüksek olan sayın Yıldırım bir kuyumcu titizliğiyle ve satranç ustası zekasıyla kendi planlarını ortaya tek tek koymaktadır. Kendisine çok yakın olan takım arkadaşlarının dedikleri gibi, "Herkesin fikrini demokratça alır ama kendi dediklerini diktatörce uygular." Sayın Yıldırım kendi istemediği toplantılara iştirak etmediği gibi zemin yoklayacağı konularda da sahnenin önüne çıkmaz. İnatçı ve ısrarcı yapısıyla gündeme taşıdığı veya kafasına koyduğu bir çok planı kesinlikle bulduğu en zayıf anda uygular. Kulüpler Birliği'nin hiçbir icrai yetkisinin olmadığını gayet iyi bildiği için de belki de kontrolü elinde tam tutamadığından bu kurumdan Fenerbahçe'nin ilişkilerini kısa zamanda koparacak ya da istediği tavizleri Kulüpler Birliği'nden alacaktır. Kulüpler Birliği bu oyunun ilk darbesidir. Bence asıl amaç yayın haklarının bölüşümü konusudur. Sevgili Başkan rakiplerinin en büyük kaynağını daha küçük ve orta büyüklükteki kulüplerin yararına kaydırmak isterken, yıllardır oluşturulamayan Anadolu birlikteliğinin meşalesini ateşlemiş gözükse de kendisinin kaybedeceği 5 milyon doları hiç kaale bile almamıştır. Havuz sistemini kendisini koruyor gibi gözüküp Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı ve Trabzonspor'u bilinçli şekilde yaktığı bu ateşe atmıştır. Hedefi ise reytingi en yüksek kulüp olan Fenerbahçe'yi toplu satış sisteminden dışarı çıkarmak, pazarlık gücünü artırıp, ürünün değerini yükseltmektir. Ve sonuçta da Fenerbahçe TV'nin gerçek kuruluş amacına dönmesini bu şekilde sağlayacaktır. Sayın Başbakan'ın, "Devlet eliyle zengin yaratılmayacak" dediği gibi Sayın Yıldırım da sporda, "Devlet eliyle zengin kulüp yarattırmayacağız" demektedir. Bu nedenle de Galatasaray'ın stat dışında Seyrantepe'de elde edeceği rantla haksız rekabet yaratmasını engelleyecektir. Türk futbolunun önümüzdeki dönemdeki stratejik yapılanmasının bu eksene oturacağının izlenimlerini hissediyoruz. Sevgili Başkan Yıldırım bu düşüncelerimi tabii ki reddedecektir. Ne yapayım onun bende bıraktığı izlenim budur. Zaman zaman Başkan bana kızsa da ne o beni, ne de ben onu bu saatten sonra değiştirebiliriz.
