Yemezler! Fenerbahçe çok uzun bir aradan sonra üstüste ikinci şampiyonluk şansını yak ladı. Bu nedenle bu seneki şampiyonluk hiç ama hiç olmadığı kadar önemli. Kadro ve teknik direktör istikrarı olmadan, içerdeki başarılarda ve dışardaki kupalarda devamlılığı yakalamadan, sadece yıldızlarla Avrupa'da başarı gelmez. Yönetim istikrarından sonra, kadro ve teknik heyet devamlılığı da yakalanmak üzere. Ve bu sene alınacak şampiyonluk, bir kırılma noktası olacak. Ancak bu yıl, şampiyonluğu F.Bahçe almasın diye her türlü kirli oyun sahnelenecek. El altından da bel altından da çalışanlar olacak. Bütün oyunlara karşı şimdiden uyanık ve hazırlıklı olmakta çok büyük fayda var. Dolayısıyla bu takımın ve teknik heyetin her zamankinden çok ama çok daha fazla desteğe ihtiyacı var. Fenerbahçe taraftarının, futbolcusunun ve yönetiminin göstereceği dayanışma ve bunun üreteceği sinerji ile 'farkında olmak' bilinçliliği bütün bunlar için yeterlidir. Kuşkunuz olmasın ki, çok yakında "F.Bahçe Medyası" ya da "Kutsal İttifak" gibi söylemlerle ortaya çıkacaklar ve topyekün saldırıya geçecek, ekranlardan sökün edecektir bazı anlı-şanlı kalemler. Bu kişiler futbolcuları, teknik direktörü hedef gösterecekler yine.. İşte bakın, Zalad'larla bugünlere gelenler, teşvik priminin, şikenin alfabesini yazanlar, çamur atma yarışında şimdiden. Bunun için daha önce kendilerine söven tehdit eden adamlarla bile işbirliğine hazırlar. "Teşvik-i Mesai" ayağına yatanlara, 2001 yılındaki Galatasaray-Trabzonspor maçı, tarihe geçen o "kara leke" maç sonrası Hami Mandıralı ve Cem Beceren'in açıklamalarını hatırlatırım. "Telegole Kardeşliği" adına, gidin 8-0'ın kahramanı Zalad'ı da bulun.. Mesela geçen yıl oynanan Beşiktaş-A.Sebatspor ve Rizespor-Beşiktaş maçını da masaya yatırın. Teşvik'ten çok daha fazlasını bulursunuz. Ve bu teşvik olaylarında bugüne kadar birisi de namaz niyaz insanı olmak üzere iki eski yöneticinin adı geçer ki, birisi zaten sizin programınızda ve hâlâ savunur teşvik hadisesini.. Diğeri de sizin avukatlığını yaptığınız kulübün yöneticisi.. Devletin kurumları eliyle çalınan alınterini ve dizayn edilen ligi araştırın. Türk futbolunun kirli düzeni ve nemalanmaları bitince, bir daha asla olamayacağını bildikleri için özlemlerini dile getiriyorlar. Meğer Haluk Ulusoy döneminde, Galatasaray'ın şampiyon olduğu o mutlu yıllarda ne kadar da temiz temiz oynanıyormuş futbol.. Yedi ayda ne kadar çabuk kirlendi. Sözün özü, UEFA'dan elenmek F.Bahçe taraftarı için üzüntü dışında hiçbir bir şey ifade etmez. Çünkü gencecik futbolcular, her mağlubiyette bile bir şey biriktiriyorlar. Bu seneyi de zirvede tamamlarsa kimsenin gücü bu kervanı durdurmaya yetmez. Şairin de dediği gibi; Yarın elbet bizim, elbet bizimdir Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir!