Papaz pilav sever mi? Bazı durumları çok iyi açıklayan bir deyimimiz vardır, "Her zaman papaz pilav yemez" diye... Galiba bunu İtalyanlar'ın keskin şutörü Gianluca Basile seneler önce öğrenmiş ve kendi kendine "Ben bu papaza her zaman pilavı sevdiririm ve yediririm" demiş. Dün gece de Abdi İpekçi'ye de bu niyetle gelmiş sanki! Efes, son çeyreğe 8 sayı önde girmişti. Bologna koçu Repesa, alan savunmasına döndükten sonra temsilcimiz bocaladı ve İtalyanlar Belinelli ile farkı bir anda 5 sayıya indirdi. Bu dakikadan sonra Basile sazı eline aldı. Set met yok! Direkt üçlük atmaya niyetlenmiş. İki hücum arka arkaya mucizevi üçlükler soktu ve bizlere iki sene önce son saniye basketiyle Efes'i Final-Four'dan eden performansını hatırlattı. 26 sayı, 5 asistle maçı buralara getiren Solomon'un iki top kaybı yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Top yine Basile'nin eline geliyordu. "Acaba" dedim içimden... Ama korktuğum olmadı, bu kez papaz, "Ben bu gece pilav yemeyeceğim" dedi ve Efes emeğinin karşılığını alarak grubunda zirveye yükseldi, İtalya'daki farklı yenilginin rövanşını aldı. Efes'in maçı kazanması için mutlaka savaşması gerekiyordu, öyle de yaptı. Basketbol sporunda antrenör her zaman oyunun içindedir ve katkısı büyüktür. Ama Oktay Mahmuti'nin katkısı çok büyük. Her hamlesi işe yarıyor, kimseyi "Bir hücum sonra iyi oynar, bir sonrakinde daha iyi savunma yapar" diye beklemiyor, hemen yanına alıyor! Efes'teki misyonunu bitirdiği zaman, Avrupa'nın bütçesi Efes'ten çok daha fazla takımınlarının başına rahatlıkla geçer. Solomon'un yanı sıra Nikoliç de çok iyiydi. Rakiplerine çaktırmadan her zaman yararlı oynuyor! Prkaçin bu maçta iyi hareketler yaptı ama alan savunmasında etkisini yitirdi. Son söz; aman serbet atışlara dikkat! Yine 14 atış kaçtı!
