Gördünüz mü Pierre'i Hooijdonk'un derbide yaptığı çirkin hareketi Türkiye ibretle izledi. Bakalım Emre Aşık'ı asanlar şimdi ne diyecekler?
Pierre Van Hooijdonk Bu bilinen adı... Petrus Ferdinandus Johannes Van Hooijdonk Bu gerçek adı... Centilmen, fair playin yılmaz savunucusu, sevimli, sempatik Bu bilinen yüzü... Hakemi tartaklayan, rakibiyle didişen, rakibine cinsel organını sallayan... Bu özellikle bazıları tarafından görülmek istenmeyen yüzü... Beşiktaşlı bir futbolcunun yaşadığı herhangi bir olay medyada inanılmaz yer bulurken toplumsal ahlak zabıtaları da bir bakıma kinlerini kusmak için gelenek, görenek kalkanı altına saklanıp "vurun abalıya" mantığıyla saldırmaktadırlar. Fener maçında Nobre'ye o çirkin hareketi yapan Emre Aşık eyyamcıların öyle bir baskısı altında kaldı ki, sanırsınız adam öldürdü...
Fenerbahçe yönetimi hemen bir deklerasyon yayınladı olay sonrası... Beşiktaş'a savaş açtı ama çok kurnazca yaptı bunu... Üstelik Atatürk'ün, yani en büyük Beşiktaşlı'nın o ünlü sözünü de Beşiktaş yönetimine hatırlatmayı ihmal etmiyordu Fenerbahçe Yönetim Kurulu: Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve Ahlaklısını Severim... Elbette Emre'nin cezalandırılması için federasyonun yanı sıra Beşiktaş yönetimini de göreve davet ediyordu Sarı-Lacivertli yöneticiler... Bu infaz ortamında şaşkına dönen Emre Aşık bir yandan hatasını bilmenin acısıyla mahçup duruma düşerken diğer yandan birden bire ceza kurulunda buldu kendini... Çark hemen işleyiverdi... Tamam, işlesin... İyi de herkes için dönsün bu çark... Dalına da, mıhına da vurulsun... Bu köşeyi okuyan bilir, Beşiktaşlı bir okurum olan Şefik Akansu'nun beni uyarmasıyla maçın 62. dakikasında Hooijdonk'un yaptığı çok çirkin hareketi tespit ettim... Bir gazeteci olarak yapabileceğim tek şey bu haberi yazmaktı ama elimde görüntü olmadığı için bu yol kapalıydı... Oysa, çirkinliği izlemiş, görmüştüm ve herkesin bunu bilmesini istiyordum. Yorum yazdım... Görüntünün kesik olmasının Hooijdonk'u kurtardığını ifade ettim... Söylediklerim havada kalıyordu, çünkü görüntüyü benim gibi izleyen başka kimse yoktu neredeyse. Ardından Beşiktaş yönetimi bizim yazdıklarımız üzerine devreye girdi ve yayıncı kuruluşla görüşüp yeni bir görüntü bulmaya çalıştı. Sağolsun Ömer Güvenç onlarca kaset izleyip daha net bir görüntüyü ortaya çıkardı ve sonunda pazar akşamı Maraton'da yayınlandı Hooijdonk'un marifetleri... Öncelikle bu mesleğin en iyilerinden Şansal Büyüka'nın objektifliğine yürekten teşekkürler, Erman hocaya ise o derece sitem... Nedendir bilinmez olayı Pascal Nouma hareketiyle örtüştürmeye kalkıştı sevgili Erman Toroğlu... Ona çok benzemediğini söyleyip temize çıkarmak ister gibiydi. Sanki, tartışılan Pascal'ın mı, yoksa Hooijdonk'un mu daha çirkin bir hareket yaptığıydı... Oysa olayın bununla bir ilgisi yoktu... Hooijdonk başlı başına çok çirkin bir hareket yapıyor, bunu başka bir hareketle kıyaslayıp hafif göstermenin alemi de, anlamı da olmamalıydı... Erman hocaya düşen bu çirkin hareketi yorumlamak ve yanacaksa, Hooijdonk da yanmalı" diyebilmekti... Diyemedi... Nedenini bilemeyiz ama diyemedi. Emre konusunda o kadar kolay basur muayenesi yapan Erman hoca bu çirkinliği geçiştirmek ister bir haldeydi. Örneğin prostat muayenesinden söz etmedi... Edebilir di ama etmedi... Antalya'dan on santim olarak yola çıkan hıyarın İstanbul'da kaç santim uzadığını anlatabilirdi, anlatmadı... Her neyse, Türkiye gördü rezaleti, Hooijdonk'un gerçek yüzünü... Şimdi başka bir şeyi daha görecek Türkiye İki yüzlüleri izleyecek. Emre'yi asarken Hooijdonk olayına nasıl kayıtsız kaldıklarını görecek birilerinin... Film daha yeni başlıyor... Hiç bitmeyen filmin bu bölümünün adı da "Hooijdonk nasıl kurtulur!" Oysa, dalına da, mıhına da vurulursa, Emre ile pazar akşamından itibaren kamu vicdanında mahkum olan Hooijdonk birlikte gitmelidir ceza kuruluna. Çünkü ikisinin yaptığı da birbirinden çirkin... Hiç kimse kıvırmasın, çünkü bu Hollanda kumaşında kıvırma payı yok... Kendileri bırakmamışlar biz ne yapalım!!!
