Beşiktaş treni kaçırdı 6haftada kaybettiği 12 puandan sonra Beşiktaş'ın şampiyonluk potasına girmesi artık çok zor. Galatasaray maçını kazansa "belki" durumuna geçebilirdi. Beraberlik bu şansı "mucize" sınıfına soktu. Beşiktaş'ta tamamı iyi çalışan bir yönetim ve dürüst adamlardan kurulu bir teknik kadro var. Yönetim çok hızlı ve üstün bir performansla tam 13 transfer yaptı. Ancak onlar aldıkları her oyuncunun "flaş" olduğunu sanırken futbol kamuoyu aynı yerlerde oynayan, stilleri birbirinden farksız oyuncu birikimini kuşku ile izledi. İşte görüyorsunuz... Bunca transfere rağmen Beşiktaş'ın hiçbir hattında parlak bir görüntü yok. Sergen'in, Carew'in, İbrahim Akın'ın maçın tamamına yansımayan aksiyonları dışında Beşiktaş, futbol mesajı veremiyor. Del Bosque, hiçbir maçta doğru 11 kurmadı. İbrahim Toraman ve Ronaldo gibi iki ağır adamı savunmada yan yana oynatıyor. Hakan Şükür, maçın başındaki gibi o büyük fırsatı kaçırmasa, penaltıyı direğe vurmasa Galatasaray farka giderdi. Başından beri yazıyorum. Bu sistemde Beşiktaş, hiçbir maçı elini kolunu sallayarak kazanamaz. Sezon başından beri tuttuğum notlara baktım. Beşiktaş tam 22 pozisyon bulup, 10 gol atmış. 26 pozisyon verip, aynı sayıda gol yemiş. Sadece bu rakamlar bile Beşiktaş'ın oyun biçimindeki dengesizliği anlatmaya yetiyor. Bir İbrahim Üzülmez var. Süper Lig'in en hızlı oyuncusu olduğu halde tek orta yapamayan, önündeki topu sürekli rakibine kaptıran, ikili mücadelede kendi ekseni etrafında dönerken rakip savunmanın yerleşmesini sağlayan başka bir oyuncu yok. Onun kalpten oyununa 10 üzerinden 10 veriyorum ama futboluna sıfır. Beşiktaş, Galatasaray önünde 2 puan kaybetmedi, 1 puan aldı. Bundan sonra ne olur: Sistem oturuncaya kadar (sanmıyorum) puan kayıpları sürüp gider. Sistem oturunca da lig biter. Bakmışsınız ki elde ne şampiyonluk, ne ikincilik, ne de Avrupa var. Bir sorum olacak... Bunların aksini yazsam gerçeği mi yazmış olacağım?
