Yazarlardan derbi yorumu - Son dakika Spor Turu haberleri, fotoğrafları

Beşiktaş-Fenerbahçe arasındaki olaylı derbi sadece futbolcuları ve yöneticileri değil, ünlü futbol yorumcularını da birbirine düşürdü. Bakın kim ne dedi? Dev derbinin ünlüler nazarındaki yankıları nasıl? İşte olay yorumlar... HAŞMET BABAOĞLU: MALESEF RUHU YOK Kim demiş, futbol 'ayaktopu'dur diye. Tamam! Ekrem'in golü öyle bir motivasyon yarattı ki, siyah beyazlıların ikinci yarıya çılgınca hücum ederek başladı. Toraman'ın golü de öyle geldi. 'Beşiktaş Guti'yle iyi' denilip duruldu. Ama mesela dün akşam ikinci yarıda Guti sahada 'yok'tu! Şimdi dün akşama dair birkaç noktanın altını çizeyim. METİN TEKİN: FERRARİ VE SONRASI Fenerbahçe, ilk 25 dakika Beşiktaş'ı beklenenden önde karşılayarak oyunu istediği gibi oynadı. Bu dakikalarda pozisyonları da buldu; sonunda golü de... Ardından Dia ve Niang'ın iyi oyunuyla farkı açabilirlerdi. Alex ve Emre bu yarıda pek ortalıkta görünmediler. İlk yarının son 10 dakikasında ise Beşiktaş'ın istediği oyuna döndü derbi. Fenerbahçe geriye yaslandı ve set oyunlarıyla Beşiktaş pozisyon bulmaya çalıştı. Beşiktaş, soyunma odasına 1-1 ile gidince yine her şey değişiyordu oyunda. İkinci yarının hemen başında 2-1'i bulduktan sonra da oyun Beşiktaş istediği gibi oynanıyordu. Almeida'nın kaçırdığı net pozisyon sonrasında maçı belirleyen Ferrari'nin dirseği geldi. Bir profesyonel futbolcunun böyle bir kırmızı kart görmeye hakkı yok. Artık o pozisyonda Beşiktaş için oyun bitmişti çünkü Beşiktaş'ın oyuncu yapısı 10 kişi kapanıp skoru korumaya yönelik bir tarzda değil. Beşiktaş oynayarak, top yaparak kazanabilen bir takım. SCHUSTER'İ ANLAYAMADIM Takımlar beraber kazanır beraber kaybederler ancak dün gece Ferrari'nin bireysel hataları Beşiktaş'ın sahadan mağlup ayrılmasına sebep oldu. Bir fatura kesilecekse isim hanesinde Matteo Ferrari yazmalıdır... AHMET ÇAKAR: FUTBOL HAİNİ MATTEO FERRARİ!.. İşte ne olduysa 30. dakikadan sonra oldu. Fenerbahçe anlamsız şekilde geriye yaslanıp ürkek oynamaya başladı. Her top adeta duvardan dönüp Beşiktaşlı oyunculara gelir gibiydi. Ve 44. dakikada Ekrem son yılların en güzel golünü attı. Önce sağ ayağıyla çekti, sonra da çaprazdan sol ayağıyla kapalı köşeden 90'a vurdu. Devre bittiğinde her şey Beşiktaş'ın lehine dönmüştü. İkinci devrenin başında da İbrahim Toraman'la golü buldular. Ve art arda pozisyonlarla Beşiktaş farka gidecek herhalde diye düşünürken sahaya bir 'HAİN' çıktı; futbol haini Ferrari. Beşiktaş dün gece yenildiyse bunun sorumlusu ne golü kaçıran Almeida, ne de ciddi anlamda hakemdir. Bunun yegane sorumlusu Ferrari hainidir. Önce bir yan topta Lugano'ya güreşte bile faul olacak bir hareket yaptı. Ama dün gecenin kötü ismi Cüneyt Çakır bu penaltıyı göremedi ve vermedi. 12 dakika sonra hain tekrar sahaya çıktı. Bu sefer rakibi Lugano'nun suratına elinin tersiyle öyle bir tokat attı ki, işte bu tokat Beşiktaş'ın hem mağlubiyetini hem de belki de ilerleyen haftalarda tahmin edemeyeceğimiz çok acı günleri getirecek. Bu penaltı hem kırmızı kart hem de Fenerbahçe için hayat iksiri oldu. Ve bu iksir Fenerbahçe'ye galibiyeti getirdi. Sadece galibiyeti mi, belki de şampiyonluğu getirdi... PENALTI KARARI YANLIŞ İkinci yarıda Lugano'ya yapılan penaltıyı verememek futbol adına büyük bir skandaldır. Gelelim Ferrari'nin kırmızı kartına. Hava topunda Lugano'nun Ferrari'ye faulü var. Ferrari de bu pozisyona sinirlenip tokat atıyor ve hakem penaltı veriyor. Bu da yanlış. Doğrusu Beşiktaş lehine faul verilip Ferrari'nin atılmasıydı. GÜRCAN BİLGİÇ: ASLINDA 3 MAÇ VARDI Fenerbahçe, İnönü'de hiç olmadığı kadar baskın ve etkiliydi. Sonrasında tempoyu düşürdüler, kendi sahalarına döndüler, Beşiktaş öne yerleşmeye, Fenerbahçe pas futbolundan ayrılıp, kontrolsüz uzun toplara döndü. Ve ikinci maç başladı. Beşiktaş'ın gövde gösterisi. İkinci yarının ilk 16'ine de damgasını vuran, seyirci ile coşan ve çaresiz bırakan resitaldi. İki gol geldi. İstim Beşiktaş'ın arkasından gelir gibiydi. Sonrasındaki üçüncü maça Ferrari karar verdi. Kırmızı kartı görüp, penaltıya neden olarak Fenerbahçe'nin maçı ve üç puanı aldığı dakikaları başlattı. Kaptan Alex'in sahne aldığı, takımı ve arkadaşlarını farklı skora, zirveye sürüklediği, rakibin çaresizlik içinde kaldığı anlardı bunlar. Aykut Kocaman'ın, Querasma'nın yardımsız bıraktığı rakip sağ kanadını Dia ve Andre Santos ile otoban gibi kullanması karşılığında, Schuster'in yine bir sürprizi yoktu sahada. Kırılgan takımını, aslanların önüne atmış ve bunu umursamadan 90 dakika seyretti. Ferrari atıldığında yerine girmesi gereken stoperi bile yoktu kulübede. Kocaman'ın Fenerbahçe'si, Beşiktaş'ı bir teknik direktörün değil; eski büyük futbolcunun (Schuster) yönettiğini ispatlıyordu herkese. BİR GALİBİYETTEN FAZLASI Cüneyt Çakır için tek şey söyleyebilirim. Maçtan sonra bu mağlubiyete kılıf arayanların kurtarıcısı olmayacak. Lugano'ya yapılan penaltıyı çalmayan bir hakemi bile kötüleyecek halleri yoktur herhalde... FATİH DOĞAN: İHANET ÇEMBERİ Schuster bu durumu ve olası bir defans sakatlığını hesaplamamış (!) olacak ki yedek kulübesinde bir tane stoper bırakmamıştı. Önce Necip sonra Aurelio'dan stoper yapılmaya çalışıldı ancak açık kapatılamadı. Bir stoper değişikliği olsa 10 kişiyle de maç kotarabilirdi. Sonrası oyun çözüldü. TÜM EMEKLER BOŞA GİTTİ Oyuna gelince. Gel-gitlerle doluydu. F.Bahçe maça Quaresma'nın boş bıraktığı Beşiktaş'ın sağına yüklendi. Dia ve Niang'la etkili pozisyonlar buldu. Ancak bu dakikalarda Rüştü ön plana çıktı. Simao'nun o bölgeye alınması Quaresma'nın sağ kanada çekilmesi gediği kapattı. Önemli olan 1-0'dan sonra Beşiktaş'ın oyuna ortak olmasıydı. Ancak ellerindekine sahip olamadılar. Şimdi yönetim ve Schuster, 'Biz nerede hata yapıyoruz?' diye düşünmeli. ÖMER ÜRÜNDÜL: ALMEİDA VE ALEX! Kiev yenilgisinin moral bozukluğu içindeki Beşiktaş, yediği erken golün de etkisiyle sahada kayboldu. Ne topa sahip olabiliyor, ne de hücum edebiliyorlardı! İleri üçlü ve Guti bu kaos ortamında hiç savunma yapmayınca Fenerbahçe her an ikinci golü bulabilecek bir görüntü sergiliyordu. Ama bulamadılar. 25. dakikadan sonra Beşiktaş varlığını hissettirmeye başladı ve Fenerbahçe savunmasında sıkıntılar başladı. Emre tam hazır değildi. Dia'nın da defansif yönü zayıf olduğundan Santos'un kulvarı tehlike sinyalleri veriyordu. Bu bölgeden de Ekrem mükemmel bir gole imza attı. HUGO ALMEİDA BİTİREMEDİ Bu pozisyondan sonra Ferrari profesyonellikle bağdaşmayan bir hareketle kırmızı kart ve hiçbir tehlike olmayan pozisyonda penaltı yarattı. Bu penaltı da golle sonuçlanınca Fenerbahçe tekrar şahlandı. Kiev yorgunu Beşiktaş eksik de kalınca oyundan düştü ve Emre'nin çok güzel asistinde Alex önce kafa ile güzel bir gol attı sonra da Dia'nin pasında klasını konuşturarak maçı bitiren golü kaydetti ve maça damga vurdu. Sonuçta Fenerbahçe şampiyonluk yarışında çok önemli bir üç puanın sahibi olurken çok önemli de bir moral motivasyon kazandı. Çok zorlu ilk 5 haftayı 15 puanla kapatmak gerçekten bundan sonrası için Fenerbahçe'nin önünü açtı. Beşiktaş için söylenecek fazla söz yok. Yapılan önemli transferlerden sonra herkes coşku içindeyken ben şunu söylemiştim. 'Yıldız oyuncuları transfer etmek önemli değil, takım olmak önemli.' İşte takım olamayınca kaliteli oyuncuları almak da bir şey ifade etmiyor.