Galatasaray'da tam bir "Dursun Özbek- Manya" yaşanıyor... İlk geldiği günlerde hemen her gün istifası istenen ve bunun için internet siteleri kurulan, G.Saray'ın kazandığı maçlardan sonra bile aleyhine bağırılan Özbek, her yaptığı ile taraftarın gözünde biraz daha büyüyor. İşte son olarak derbiye taraftarlarla birlikte yürüyerek giden Özbek'i "istenmeyen" adamdan "sevilen" başkan konumuna getiren süreç:
-İstifası istendiği dönemde, taraftara asla "Siz kim oluyorsunuz" demedi.
-Sivri çıkışları bulunan ve zaman zaman sıkıntılara neden olan Fatih İşbecer ve etrafındaki isimlerle yolları ayırdı.
-Camia içinde sevilen ve ağırlığı olan Alp Yalman'ı yanına aldı, fikirlerine değer verdi.
-Kaybedilen maçlardan sonra bile futbolcuları asla taraftarın önüne atmadı.
-Suçlu varsa kendisi olduğunu, ayağa kalkmak için çalıştıklarını anlattı. Bunu da her fırsatta gösterdi.
-Camia da kendisine muhalif olan isimlerle asla köprüleri atmadı. Hep görüştü.
-Basının "acemi" baskısına rağmen teknik direktör Jan Olde Riekerink'e sahip çıktı.
-Umut Bulut ve Olcan Adın gibi taraftara antipatik gelen isimlerle yolların ayrılmasını sağladı.
-Yerinde ve nokta transferler yaptı. Aldığı oyunculara güvendi.
-Alçak gönüllü oldu. F.Bahçe stadında çay bile ikram edilmediğinde, F.Bahçe aleyhine tek söz söylemedi. Beşiktaş derbisine de eşiyle beraber gitti.
-Yapamayacağı sözler için asla söz vermedi. Hep olabilecek hedefler koydu. Umut satmadı.