Beyazlar, renkliler ve atgözlüğü!
Önce şunu söyleyeyim ki Fenerbahçe ya da Beşiktaş fark etmez.
Her kim ki futbolu kirlettiyse hesabı mutlaka sorulsun. Konfüçyus'un dediği gibi: İlk ve en büyük kötülük yapılan haksızlıkların cezasız kalmasıdır.
Birileri lig yarışına hile karıştırıp haksızlık yaptıysa mutlaka hesabı sorulmalıdır.
Gelecek kuşaklara temiz bir futbol bırakacaksak geçmiştekileri es geçmek pahasına (Keşke tüm yılların hesabı sorulabilse) bir yerden başlamalı ve arkasını da cesaretle getirmeliyiz.
Ancak bunu yaparken 'kurunun yanında yaş da yanar' mazeretinin arkasına saklanıp gerçekleri görmezden gelemeyiz.
Kılıcımız hakkaniyetli kesmeli. Kimseyi durduk yere kurban etmemeli.
Bilirsiniz işini bilen ev hanımları renklilerle beyazları asla aynı anda çamaşır makinesine atmaz. Çünkü renkli kir götürür, daha uzun süre giyilir, daha çok kirlenir...
Ama beyaz öyle mi?
Üzerine toz sineği konsa, at nalı gibi belli olur.
Beyaz; kiri saklayamaz, gizleyemez.
O nedenle renkliler için ayrı, beyazlar için ayrı deterjanlar vardır.
Renklilerdeki derin kirleri çıkarmak için başka, beyazlardaki az ama çok belli olan kirleri çıkarmak için daha başka deterjanlar gerekir.
Bu şike operasyonunun en garip yanı bu bence. Federasyon renklilerle beyazları aynı anda makineye attı. Fenerbahçe'yle Beşiktaş'ı aynı kefeye koymaya kalktı.
Oysa sızan belgelere göre birinin yaptığı bin, diğerinin bir bile değil. Gelin isterseniz hafızalarımızı tazeleyelim ve bakalım Fenerbahçe ne yapmış, Beşiktaş ne yapmış!
İşte teknik takibe takılan, Fenerbahçe hakındaki iddiaların satır başları:
Aziz Yıldırım: Sen bak o .. söyle bize yardım etsinler. Tamam mı? Yani belli etmeden yardım etsinler...
İ. Ekşioğlu: Üç tarlayı da ektik başkanım.
İşçiler tamam yani...
İlhan Ekşioğlu: Ulan olum noluya maç gidiyo lan (Buca maçının devre arası) A. Başak: İlhan abi rahat ol, ikinci yarı kazanacağız...
Yıldırım: Adnan (Polat) üç büyüklerden biri şampiyon olması lazım...
Yıldırım: Oğuz'a (Sarvan) söyle o çocukla konuşsun, Beşiktaşlı o, yakmasın bizi.
İbrahim Akın: İmam efendi gol atmazsam (F.Bahçce maçında) günah işler miyim?
A. Başak: Şimdi kadroyu açıkladılar abi. Korcan kalede. Çok rahatım, hatta ben şeyi düşünüyorum acaba Mini Cooper mı alsam, Peugeot 508 mi alsam...
İ. Ekşioğlu: Ya sen şu maçı (Sivas) alalım var ya...
Can Arat: Zaten kulüpten bize bir tek yatın demedikleri kaldı.
Metin Depe: Zaten bizimkiler istemedi yenmemizi.
Mehmet Yıldız: Ben oraya gol atmak için gitmedim ki.
Şekilde görüldüğü gibi eknik takip kayıtlarına göre Fenerbahçe başkanı ve bazı yöneticileri bir yandan kendi maçlarını garantiye almaya çalışırken diğer yandan Trabzon'un hatta Bursa ve Sivas'ın rakipleriyle dahi ilgilenmişler!
Biliyorum Fenerbahçeli kardeşimlerim bana yine kızacak ama bana değil bunları yapanlara kızsınlar. Ben olmayan bir şey yazmıyorum.
Bu arada Beşiktaş'ı kolladığım falan da yok.
Sızan bilgiler ortada. İşte Tayfur hocanın konuşması:
Tayfur: Şimdi bak bu yani bu Akın ile İskender'i ben söyledim şimdi. Onu kesinlikle şey yapmak istiyorlar ikisini.
Menajer Yusuf: Almak istiyorlar.
Havutçu: Kesin yani hani. Şimdi bu maçla alakası yok yani. İbrahim Akın'ı ben istiyorum çünkü.
Evet Tayfur hocanın menajerle konuşması bu kadar. Futbolcular maç öncesi gelen teklifleri genelikle sahte teklif olarak algıladıkları için gerçekten istediğinin altını çiziyor. Hikaye bu.
Sonrası menajerin yaptıkları, Havutçu ya da Adalı'nın değil.
Eğer menajer Yusuf, İbrahim Akın ve İskender Alın'la yaptığı şike konuşmalarını Adalı ya da Havutçu'nun talimatıyla yaptıysa o başka.
Ancak şu ana kadar öyle bir bilgi sızmadı.
Bu tür bir bilgiye ulaştığımız anda onlara da en sert tepkimizi koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Bizim hedefimiz temiz futbol, başka bir şey değil...
İşte bu nedenle Fenerbahçe hakkında kendi vicdanı hükmümü verirken Beşiktaş hakkında mecburen beklemedeyim.
Çünkü sızan bilgilere göre şike yapıldığına dair bir kanat oluşmuyor bende.
Buna rağmen devletin savcısı tutuklama isteyip, devletin hakimi tutukladığına göre önemli bir şeyler olmalı, diyerek bekliyoruz.
Bu konuda şimdilik yapacak başka bir şey de yok.
İşin ilginç yanı yaptıkları çok çok farklı olsa da Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin garip şekilde aynı kadere doğru sürükleniyor.
Bunca farklı tablolara rağmen iki kulüp de aynı şeyle suçlanıyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, bu iki kulübün yaptığının aynı olması mümkün mü?
Öte yandan yeni yasada maçtan önce rakip oyuncularla konuşmayı yasaklayan bir maddeden söz ediliyor.
Sanırım o transfer şikesini önlemek için koyuldu oraya.
Ne var ki uygulaması böyle olursa şikeden önce transfer biter bu ülkede.
Misal, lig ağustosun başında başlıyor, transfer ise eylülde bitiyor.
Bu demektir ki ilk 4-5 hafta siz en uygun şartları da bulsanız bu haftalarda oynayacağınız hiçbir rakibinizle görüşme yapamazsınız.
Daha da ileri gidiyorum 7. ve 8. haftadan sonra ara transfer çalışmaları başlar. Bu şartlarda o da mümkün değil.
Yani burada büyük bir hata var ve acilen düzeltilmesi gerek.
Temiz futbol ararken kuruların yanında yaşların da yanmasını istemiyorsak, futbol ailesinin fertleri olarak yasadan doğan aksaklıkların en kısa sürede düzeltilmesi için çaba harcamak zorundayız.
Not: Ha unutmadan... Serdal Adalı'nın İbrahim Akın'a at verdiği iddia edildi diye federasyonun bu olaya, bu kadar ATGÖZLÜĞÜ ile bakması gerekmiyor.
Öyle değil mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.