27 Ocak 2010 | Çarşamba

Kimse susturamaz

* Digiturk'un ihale parasını çıkartabilmesi için naklen yayın performansını yükseltmesi, batılı anlatım tarzına geçmesi şart
* Maraton'u kimin istemediğini herkes biliyor. Bana isim söyletme. 90 Dakika'yı kim kaldırttıysa, Maraton'u da o kaldırttı
* Beni de Erman'ı da kimse susturamaz. Ama bir sürü spor yazarı otosansüre girebilir. Seten'in sustuğu gibi

_Yayın ihalesi 321 milyon dolar gibi sürpriz bir miktar ile son buldu. İhalenin ardından iki soru geriye kaldı. Kulüpler ihale parasını gerektiği gibi kullanabilecek mi, Digiturk bu parayı çıkarabilecek mi?

Bu para çıkar. İhaleden çıkan ilave para kulüplere gidecek. Daha iyi takımlar kurulacak ve daha iyi futbol oynanacak. Futbolun seyirci zevki artacak ve ardından seyirci artacak. Bu para çıkar, bundan yana bir endişem yok. Benim kafamdaki sorun; Lig TV'nin naklen yayınları. Maç yayınlarının cazip hale getirmesi gerekiyor. Geçtiğimiz dönemlerde çok kötü yayıncılık yaptılar. Radyo spikerinden bozma bir spiker maçı anlattı ve yanına esprili, mizah duygusu olan bir yorumcu oturtamadılar. Çağdaş, batılı anlatım tarzına geçemediler. Benim gördüğümü, bağıra çağıra anlatan radyo spikerini, televizyon spikeri olarak görme gafletine düştüler ve bu hatadan hiç vazgeçmediler. Maç boyunca özellikle tartışmalı pozisyonlarda, hataları konuşmaktan ısrarla kaçındılar; Maraton'a gönderme yaptılar. Pas ettiler ki program seyredilsin. Hayır. Ben Maraton programını seyretmek için para vermiyorum. Ben naklen yayın için para veriyorum. Bana yayıncılığın bütün hünerlerini maç anında göstereceksin; sonra Maraton programında ne yapacaksan yap!.. Saat 20.45'te maç bitiyor, ben televizyonu kapayıp evden çıkıyorum. Maraton seyretmek zorunda değilim. Ondan sonra ertesi sabah arkadaşlara soruyorum; pozisyon neymiş, penaltı mıymış, ofsayt mıymış, kırmızı kart mıymış!.. Böyle bir şey olur mu? Maç anında konuşulacak bunlar. İngiliz maç oynanırken konuşuyor, İtalyan, Fransız, Alman maç oynanırken konuşuyor. "Erman hoca Maraton'da söyleyecek!.." Bu kafayla Erman hocanın başını yediler. Erman hocanın yaptığı iş başka; maç yayıncılığı başka!.. Erman hoca, eğer gerçekten önemli ise maç spikerinin yanında oturur ve o an yapar yorumu... Maraton'da da ayrıntılarına girer ama maç oynanırken der ki 'Penaltı.' Yayıncılık bu... O an yorumu yapar, Maraton'da da konunun ayrıntılarına girer. Maçın üzerine sürekli alt yazı reklamları bindirdikleri için maç yayıncılığını zenginleştirecek istatistik bilgileri veremediler. Halbuki televizyon yayıncılığını stattaki seyirciliğin önüne geçirebilecek silahlar var ellerinde. Mesela bir adam sarı kart görüyor; bu sarı kart yüzünden cezalı duruma düşüyorsa hemen ekrana yansıtabilirsin. 'Emre sarı kart gördü, bu 4. kartıydı, haftaya Sivas maçında yok.' Bunu tribündeki adamın bilmesine imkan yok ve merak ediyor sarı kart çıktığı anda... Haftaya hangi maç var, oynayacak mı, oynamayacak mı? Ekran başında anında görecek. Kırmızı kart gördü. Bir maç alırsa hangi maçta oynamayacak, iki maç ceza alırsa hangi maçta oynamayacak? Anında ekrana bindirilmeli. Ama ekranda yazacak yer kalmıyor; çünkü habire aşağıya reklam biniyor. Reklam bindiği zaman da istatistikleri, kaç korner atılmış, kaç faul olmuş, top kaç kare taca çıkmış veremiyorsun. Bunları koyacak vakit kalmıyor. Sürekli aşağıya reklam biniyor. 'Bilmem ne prezervatifi kullanın, bilmem ne kadın pedi kullanın' diye maçta cinsel çağrışım yapan reklamlar yapılıyor. Maçları 5 yaşında, 7 yaşında çocuklar da seyrediyor üstelik!.. Bu parayı veren Digiturk'ün naklen yayın performansını çok yükseltmesi lazım. Kulüplerin de aldıkları ilave paraları doğru harcayıp, futbolun seyir zevkini yükseltmesi lazım. O zaman bu para fazlasıyla çıkar ve alt bant reklamlara da gerek kalmaz. Seyirci sayısı artacağı için maç önü ve arkasına koyacağın reklamların fiyatını artırabilirsin. Alt bant reklamının parasını, maçın önüne ve arkasına koyacağın reklam parasına eklersin, yine aynı parayı kazanırsın. İyi bir pazarlama ile Digiturk verdiği parayı çıkarır. Daha da karlı bir duruma geçirir.

_'Erman hocanın kafasını yediler' dediniz. Bunu biraz daha açar mısınız! Maraton niye kaldırıldı sizce ve kulüp başkanlarının bu sondaki payı nedir?
Kulüpler falan değil. Kimin istediğini herkes biliyor. Bana burada isim söyletme. 90 Dakika'yı kim kaldırttıysa, Maraton'u da o kaldırttı. Efendim geçen gün İbrahim Seten kardeşimiz Vatan gazetesinde, "Hıncal ağabey yanılıyor" diye bir yazı yazmış. 'Madem 90 Dakika'yı o kaldırttıysa, Hıncal Uluç niye hala NTV'de program yapıyor?' diyor.

AMACINA ULAŞTI
Ben NTV'de program yapmıyorum, NTV Spor'da yapıyorum! 90 Dakika'nın kaldırılması, yani Hıncal Uluç'un programının NTV'den alınması ya da Maraton'un kaldırılması, Erman Toroğlu'nun Lig TV'den ayrılmasının Hıncal Uluç'u ve Erman Toroğlu'nu susturmayacağını, susturamayacağını herkes biliyor. Hıncal'ın NTV'de susturulması, Erman'ın Maraton'da susturulması Hıncal'a ve Erman'a yönelik hareketler değil, onları susturamazlar. Beni de Erman'ı da kimse susturamaz. Bana atılan kurşun beni mi susturdu? Amacı beni mi susturmaktı? O kurşunu bana atanlar beni susturamayacaklarını biliyorlardı. Ama 'Hıncal'ın programını durdurabiliyorsa bu adam, Erman'ın programını durdurabiliyorsa, benim canıma okur' diyen bir sürü yeri garanti olmayan, kendini güveni olmayan spor yazarı, otomatik otosansüre girer. İbrahim Seten bunun farkında değil mi? İbrahim Seten en eleştirel sayfaları yapıyordu, başlıkları atıyordu. Son zamanlarda niye yok ortalarda!.. Çünkü gazetesinin 'satılma' söylentileri dolanıyor etrafta. 'Böyle bir ortamda fincancı katırlarını ürkütmesem daha iyi olur' deyip düne kadar en ağır eleştirdiklerinin savunmasını yapmaya başladı. Hıncal ağabeyini eleştiriyor şimdi! Demek ki işe yaramış Erman'ın susturulması... Maraton gibi bir programı durduranlar, İbrahim Seten'i yer bitirirler. 'Onun için ben şöyle bir eski yazılarımdan dolayı af dileyim!..' Erman Toroğlu pek çok televizyonda programına devam edecektir, susmayacaktır. Hıncal Uluç'un susmadığı gibi... 'Hıncal ile Erman'ın programını engelleyecek gücü var bu adamın' diyen bir sürü adam susacaktır. Amaç da zaten budur!.. Sevgili kardeşim İbrahim Seten!.. Senin sustuğun gibi...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor